Sayın Adnan Oktar'ın 6 Aralık 2010 tarihli röportajından Ali İmran Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR:Şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla. “Elif, Lam, Mim. Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir”, insan ölümlü. Allah’ın sürekli diri olması ve sonsuza kadar diri olması çok büyük bir güzellik ve insan için de çok güzel bir güvence. Ve Kaim’dir, güçlüdür. “O, sana Kitabı hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti”, “Kuran'ı Hak olarak ve kendilerinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi” (Al-i İmran Suresi, 2-3). O zaman Tevrat ve İncil de hak Kitaplar ama tahrif olmuş yerleri vardır. Onun dışında tahrif olmamış kısımları geçerlidir. “Bundan (Kuran’dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayet idiler”, yani hidayetine vesile oluyorlardı Kuran gelmeden önce. “Doğruyu yanlıştan ayıran (Furkan)ı da indirdi”. Bu konuyu yeni okumuştum yine aynı yer çıkmış, maşaAllah.
“Doğruyu yanlıştan ayıran Furkan indirildi”. Yani yine Kuran’ın doğruyu yanlıştan ayıran yönüne Allah dikkat çekiyor. “Gerçek şu ki, Allah'ın ayetlerini inkar edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah güçlüdür, intikam alıcıdır”, yani Kuran’ın kabul edilmesi vicdanın bir borcudur, vicdanen. Çünkü Allah'ın varlığını bilince mutlaka bir Hak din olması gerektiğini insan bilir. Yani Allah insanları sebepsiz yaratmıyor, değil mi?
Bakın burada bardak var. Adama desek ki; “bu bardak ne işe yarıyor?” “Bu bardak hiç bir işe yaramıyor” derse, münasebetsizlik olur. “Kalem ne işe yarıyor?” diyoruz. “Kalem hiç bir işe yaramıyor” diyor. “Bu ekran ne işe yarıyor?” diyoruz. “Bu da bir işe yaramıyor” diyor. Belli ki, hepsi bir sebeple yaratılmış. Dünya da bir sebeple yaratılmış. O sebeple yaratanın adına Allah diyoruz. Yaratılış amacı da var. Bir amacı olması lazım. O yaratılış amacı da insanların imtihanıdır işte, inşaAllah.