Sayın Adnan Oktar'ın Kaçkar TV'deki canlı röportajı (1 Aralık 2010)
ADNAN OKTAR: “Andolsun, onlara Rabbinin azabından 'bir ufak esinti' dokunacak olsa” Allah belalarını verse, herhangi bir şekilde rezil rüsva olsalar; “hiç tartışmasız; "Eyvahlar bize, gerçekten bizler zulme sapanlarmışız" diyecekler.” Pişman olup anlarlar diyor, belayı gördüklerinde diyor Allah. Ve bu tip bir üslup kullananlar diyor Allah; “hiç tartışmasız “Eyvahlar bize, gerçekten bizler zulme sapanlarmışız" (Enbiya Suresi, 46) diyecekler. Hakikaten belayı bulduğunda bu tiplerin yumuşadığını, değiştiğini, üsluplarını yumuşattıklarını görüyoruz. Eski azgınlıklarının kalmadığını görüyoruz.
Sayın Adnan Oktar'ın 25 Eylül 2010 tarihli röportajından Enbiya Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım, Enbiya Suresi 21, 41. ayet, Cenab-ı Allah yemin ediyor, “Andolsun” diyor, “senden önceki elçilerle de alay edildi”, onlara karşı da mücadele verildi, onun çıkışından rahatsız oldular, ona karşı baskı yaptılar, değil mi? İftira ettiler, hapsetmeye kalktılar, acı vermeye kalktılar, yalancılıkla suçladılar, o devrin insanları onu kendi sistemlerini değiştirmekle ve sapkınlıkla suçladılar, “alay edildi” diyor Allah. “Fakat içlerinden küçük düşürenleri” yani Müslümanları küçük düşürmeye çalışanları, elçiyi küçük düşürmeye çalışanları, “o alaya aldıkları (azap) sarıp-kuşattı” diyor Allah. “Kendi de rezil kepaze oldular” diyor. Aynı zamanda Mehdi (a.s.) devrine bakıyor, Mehdi (a.s.)’yi yalanlayanlar, Mehdi (a.s.)’ye oyun oynamaya kalkanlar, Mehdi (a.s.)’nin yolunu kapatmaya çalışanların perişan olacaklarını aynı şekilde Kuran işaret ediyor, inşaAllah. Peygamberimiz (s.a.v.)’e aynı şeyi yaptılar, bak ne oldu onlar? “Fakat içlerinden küçük düşürmeye çalışanları o alaya aldıkları (azap) sarıp kuşatıverdi.” “Kendi aleyhlerine oldu” diyor. “Mehdi (a.s.) çıkmayacak” diyor, Mehdi (a.s.)’nin çıkışı daha hızlanıyor, Peygamberimiz (s.a.v.)’in Peygamber olmadığı söyleniyor, daha hızlı yayılıyor Peygamber olduğu daha iyi anlaşılıyor, inşaAllah. “Evet” diyor Cenab-ı Allah, “Biz onları ve atalarını yararlandırdık; öyle ki, ömür onlara (hiç bitmeyecekmiş gibi) uzun geldi”. “Çok uzun yaşayacaklarını zannettiler” diyor Allah, “bayağı yaşayacaklarını zannettiler” diyor. “Fakat şimdi, Bizim gerçekten yere gelip onu etrafından eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı?” Mesela bak gökyüzü, değil mi? Şu an göktaşlarıyla kaplanmaya başlandı, değil mi?
OKTAR BABUNA:Evet Hocam, 900 katına çıktı 1980 den beri
ADNAN OKTAR:900 katına, evet. “Şu halde, üstün gelenler onlar mı?” diyor Allah, inşaAllah. Bak Nemesis yaklaştırıldı, değil mi? İnşaAllah. “Fakat şimdi, Bizim gerçekten yere gelip onu etrafından eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı? Şu halde üstün gelenler onlar mı?” Yavaş yavaş yerde deccaliyet, dinsizlik, ateizm eksilmeye başladı, değil mi? Direnseler de sürekli temizleniyorlar, sürekli eksiliyorlar. Yeryüzünün üstündeki bütün Firavuni, deccali ve süfyani sistemler eriyip yok olmaya başladılar. Bak diyor ki: “Eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı?” diyor, “şu anda üstün gelenler onlar mı?” diyor. Mehdi (a.s.) taraftarları mı? Deccal taraftarları mı? Değil mi? Onlar sürekli eksiliyor, Darwinizm, materyalizm, gittikçe kuvvet kaybediyor, güç kaybediyor, inşaAllah. “Andolsun, onlara Rabbinin azabından” 46. ayet, “‘bir ufak esinti’ dokunacak olsa”, mesela bir göktaşı yağmuru başlasa “hiç tartışmasız; “Eyvahlar bize, gerçekten bizler zulme sapanlarmışız” diyecekler” diyor Allah. “Ben bunu dedirteceğim” diyor Allah, bak, “eyvahlar bize diyecekler” diyor, “bizler zulme sapanlarmış dedirteceğim” diyor Allah, Kıyamet öncesi, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 1 Aralık 2010 tarihli röportajından Enbiya Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “De ki: Ben sizi yalnızca vahy ile uyarıp-korkutuyorum.” Yani Kuran ile uyarıp korkutuyorum. “Ancak sağır olanlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler." Mesela biz de adamlara anlatıyoruz, izah ediyoruz; İttihat-ı İslam olacak, Türk-İslam Birliği olacak, Kuran’ın emri bu diyoruz. Şahs-ı manevi diye bir şey yoktur, şahıs vardır, talebeleri vardır ve şahıs ve talebelerinden oluşan şahs-ı manevi vardır diyoruz. Ne dersek diyelim, onlar kavruk mantıkla, böyle ölü ihtiyar mantığıyla, bitmiş bir ruhla, ümitsiz bir kafayla, kendi kafalarıyla devam ediyorlar. Bu da Ahir zaman bir özelliğidir. Eğer bunlar olmasaydı Mehdi (a.s)’nin işi çok kolay olurdu, yağ gibi akardı her şey. Dolayısıyla da Mehdiyet olmazdı. Mehdiyet dağlarla karşılaşacak, en zor şartlarla karşılaşacak, bunları aşacak. Ben mesela Mehdi (a.s.) talebesiyim, Mehdi (a.s.) öncüsüyüm, ben de bin bir türlü engelle karşılaşıyorum. Ama aşıyoruz elhamdülillah.
“Andolsun, onlara Rabbinin azabından 'bir ufak esinti' dokunacak olsa” Allah belalarını verse, herhangi bir şekilde rezil rüsva olsalar; “hiç tartışmasız; "Eyvahlar bize, gerçekten bizler zulme sapanlarmışız" diyecekler.” (Enbiya Suresi, 46). Pişman olup anlarlar diyor, belayı gördüklerinde diyor Allah. Ve bu tip bir üslup kullananlar diyor Allah; “hiç tartışmasız “Eyvahlar bize, gerçekten bizler zulme sapanlarmışız" diyecekler." Hakikaten belayı bulduklarında bu tiplerin yumuşadığını, değiştiğini, üsluplarını yumuşattıklarını görüyoruz. Eski azgınlıklarının kalmadığını görüyoruz.
“Andolsun, Biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.” (Enbiya Suresi, 48). Tevrat-ı Şerif, Tevrat. Mesela hiç hükmünde görüyorlar hâlbuki Allah Tevrat’ı övüyor Kuran’da. “Andolsun, Biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt” bir nur, “bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı” Tevrat’ı “verdik” diyor Cenab-ı Allah.
“Onlar, Rablerine karşı gayb ile (O'nu görmedikleri halde) bir haşyet içindedirler.” Allah’ın heybetinin etkisi altındadırlar. Allah korkusu içindedirler, "ve onlar, kıyamet saatinden içleri titremekte olanlardır.” Adam ne diyor; Kıyamet’ten bahsetmeye gerek yok kardeşim diyor, insanın ölümü zaten Kıyamet’tir, bırak diyor Kıyamet’i, Mehdi (a.s.)’yi, deccali, biz imanımızı kurtarmaya bakalım diyor. Bunların hepsi zaten iman hakikati, yani imanının rükünleri bunlar. Sen Kıyamet’i reddedersen imanını kaybetmiş olursun. Ne diyor bak, bir haşyet içinde müminler, “ve onlar kıyamet saatinden içleri titremekte olanlar.” Kıyamet saatinden içi titriyor Müminin değil mi, Allah’tan korkuyor. Demek ki Kıyamet önemli Müslüman için. Kıyamet’in üzerinde duruyor, gündemde tutuyor kıyameti.
Sayın Adnan Oktar'ın 15 Mayıs 2013 tarihli sohbetinden Enbiya Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Allah Allah, bakın Cenab-ı Allah cahiliyedeki, küfürdeki mantığı ne güzel açıklamış. Enbiya Suresi 44. ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım: “Evet, biz onları ve atalarını yararlandırdık;” işte mallar, oğullar, ticaret, “öyle ki,” bakın ne kadar önemli, “ömür onlara (hiç bitmeyecekmiş gibi) uzun geldi.” Hakikaten hiç birinin aklına bu tip insanların ölüm aklına gelmiyor. Mesela yaşlanmış adam bakıyorum baya kilolu, kolesterolü çok yüksek her an ölebilir o aslında. Hiç umurunda bile değil. Tek kelime bile Allah’tan bahsetmiyor. Bir kelime bile Allah’tan bahsetmiyor. İşte kim kime kaç gol attı. İşte çekler ne oldu, senetler ne oldu. Şunun arabası ne oldu, bunun arabası ne oldu. Kardeşim, etme yaşın ilerlemiş aklını başına al. Olgunlaşmışsın. Allah’tan tek kelime bahset, değil mi? Allah’a kalbini bağla. Tek kelime bahset derken, yani tabii ki sürekli bahset ama hiç bahsetmiyorsan bir kere olsun Allah’tan bahset. “Fakat şimdi, bizim gerçekten yere gelip onu etrafından eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı?” hepsini öldürüyorum diyor Allah, teker teker. Birer birere eksiltmiyor muyum onları diyor. “Şu halde, üstün gelenler onlar mı? diyor Allah. (Enbiya Suresi / 44) Ben miyim, onlar mı üstün diyor? Hepsini bire birer alıp mezara koyuyor muyum koymuyor muyum diyor Allah. Yapıyorum diyor. O zaman niye büyüklük taslıyorlar diyor? Galip olsa, o mezarın altına girmez o diyor. Büyükleniyor ama diyor, teker teker Ben onları eksiltip, mezarın altına sokuyorum diyor Cenab-ı Allah.
“De ki: "Ben sizi yalnızca vahy ile uyarıp-korkutuyorum.” Kuran’la uyarıyorum, korkutuyorum, “Ancak sağır olanlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler." (Enbiya Suresi / 45) Şuuru kapalı diyor Allah.
“Andolsun, onlara Rabbinin azabından 'bir ufak esinti' dokunacak olsa” hakikaten küçük bir bela bile olsa acayip paniğe kapılıyorlar, “hiç tartışmasız; ‘Eyvahlar bize, gerçekten bizler zulme sapanlarmışız’ diyecekler” diyor Allah. (Enbiya Suresi / 46) Hakikaten bir anda Allah’tan kitaptan bahsedip, bir anda dinden imandan bahsediyor öyle tipler. Bela geçtiğinde, sanki hiç bir şey olmamış gibi Allah’ı, dini, imanı, Kitab’ı unutuyor.
Bakın şu kafaya Allah uyarı yapıyor. Enbiya Suresi 53. ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım: “Biz atalarımızı bunlara tapıyor bulduk" dediler.” (Enbiya Suresi / 53) Nereden çıkardın bu düşünceyi diyorsun? ‘Alim, ulema yapmış şu ana kadar’ diyor, ‘atalara uyuyoruz biz’ diyor. Allah diyor ki Şeytandan Allah’a sığınırım: “Ya ataları bir şey bilmeyen cahil insanlarsa yinemi uyacaklar” diyor Allah. “Sen onları Kuran’a çağırdığın vakit, onlar seni atalarına çağırırlar” diyor. “Ataları hiçbir şey bilmeyen cahil kimselerse yine mi uyacaklar” diyor Allah. Adamı Kuran’a çağırıyoruz, o da bizi atasına çağırıyor. Kardeşim, atan bir şey bilmiyor, cahil atan. Sen Kuran’daki dine baksana, “Kuran’da Allah böyle diyor” diyoruz, ‘benim bildiğim dinde bu yok’ diyor. “Nereden anladın” diyoruz? ‘Duydum atalardan’ diyor. Önce hazır bir din var kafasında, o dine inanmak için Kuran’a bakıyor, Kuran’da var mı yok mu o din. Eğer yoksa, Kuran’a inanmıyor. ‘Bir yanlışlık var, ben aradığımı Kuran’da bulamıyorum’ diyor. Yoksa, demek ki uydurma. Böyle şey olur mu? Önce sen Kuran’a bakacaksın, Kuran’da varsa o dindir. Kuran’da yoksa, o din değildir. Bu kadar açık.