Sayın Adnan Oktar'ın 17 Kasım 2010 tarihli röportajından İnşirah Suresi ile ilgili açıklamalar.
Sayın Adnan Oktar'ın 18 Kasım 2010 tarihli röportajından İnşirah Suresi ile ilgili açıklamalar.
Sayın Adnan Oktar'ın 11 Aralık 2010 tarihli röportajından İnşirah Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: İnşirah Suresi geliyor sonra. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Elem neşrah Leke. Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla. “Biz göğsünü yarıp-genişletmedik mi?” Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in kalbinde, içinde bir sıkıntı oluyordu. Allah bunu şifalandırdığını söylüyor. Bak “biz göğsünü yarıp-genişletmedik mi?” “Kalbine biz inşirah ferahlık verdik. Kalbindeki sıkıntıyı aldık” diyor, Allah. Kalbine gelen o ağırlığı aldık. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Ve yükünü indirip-atmadık mı?” Peygamberimiz (s.a.v.)’in üzerinden bir ağırlık, bir yük vardı, sıkıntı vardı. Allah onu aldı. Aynı zamanda muhtemeldir ki Allahu alem belki biraz kilo almıştı Peygamberimiz (s.a.v.), o kilo da üstünden gitti Peygamberimiz (s.a.v.)’in. Daha dinç, daha zinde oldu. ama üstüne tabii cinler de yükleniyor, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in üstüne. Mesela keçeleşmişler ayette de buna işaret var, keçeleşiyorlar. O da ona zorluk veriyor olabilir. “Ve yükünü indirip-atmadık mı?” Mesela birde idare faaliyetlerinin verdiği bir yük var. Onlarda da Allah bir tahrif, hafifletme ve kolaylık meydana getirdim. Yani seni dinlendirecek bir ortam meydana getirdim. Anlamında da söylemiş olabilir. “Ki o senin belini bükmüştü.” Yani yorgunluk vermişti sana. “Belini bükmüştü” ne demek? Aşırı yorgunlukta ne yapar insan? Artık oturma ihtiyacı duyar. Dinlenme ihtiyacı duyar. Kuran’da ona dikkat çekiyor Cenab-ı Allah. “Ki o senin belini bükmüştü.” Yani müthiş bir yorgunluk meydana gelmiş. “Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi?” diyor, Allah. Hemen arkasından bak müjde olarak. “Senin zikrini adını yüceltmedik mi?” Bütün Arabistan, her yere yayılmış Peygamberimiz (s.a.v.)’in ismi, meşhur oluyor. Ebcedi 2009 tarihini veriyor. Mehdi (a.s.)’ye bakıyor aynı zamanda. Mehdi (a.s.) ismi de her yerde şöhret olacak, her yerde tanınacak, herkes bilecek. Gazetelerden, radyolarda, televizyonda, internette sürekli insanlar Mehdi (a.s.)’yi gerek severek, gerek sevmeyerek mutlaka bahsedecekler. Ebcedinin 2009 tarihini vermesi de buna bakıyor. Çünkü bir tane tarih veriyor, 2009. Başka tarihleri de verebilir. Ama net 2009. Beşinci ayet; “Demek ki gerçekten zorlukla beraber, kolaylık vardır. ”Bir zorluk var. mesela beli bükülüyor, zor oluyor, çok yoruluyor ama Allah sonra arkasından kolaylık veriyor. Üstündeki ağırlığı alıyor. Mesela üstünde kilosu varsa o gidiyor. Sıkıntısı varsa o gidiyor. Sosyal sıkıntılar varsa onlar üstünden gidiyor. “Arkasından ben bir rahatlık verdim” diyor, Allah. Ama bu imtihan olduğu için Peygamberimiz (s.a.v.) bu imtihandan geçiyor. İmtihanı da Allah sürekli üstünde ağır bir imtihan olarak yapıyor, sonra kaldırıyor, bir rahatlık veriyor. “Demek ki gerçekten zorlukla beraber, kolaylık vardır.” Altıncı ayette yine söylüyor Allah; “Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.” Bak “demek ki” diyor. Bir tek burada demek ki kelimesi yok. “Gerçekten zorlukla beraber, kolaylık vardır. Güçlükle beraber kolaylık vardır.” “Demek ki gerçekten zorlukla beraber, kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.” Beş ve altıda tekrar ediliyor. Beş ve altıya da dikkat çekilmiş. Yine 1956’ya işaret var. Çünkü iki kere aynı konunun tekrarı özel, kasıtlı yapılmış bir şeydir, inşaAllah. “Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır. Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın yorulmaya devam et.” O zaman Mehdi (a.s.) ne yapacaktır? Peygamberimiz (s.a.v.) gibi olacaktır. Durmaksızın, sürekli, geceli-gündüzlü faaliyet yapacak. Bediüzzaman ne diyor? “Hal ve vakit müsaade edemez” diyor. Bizzat kendisi o vazifeyi görmeye ne vakti, ne hali müsaade edemez” diyor. “Hz. Mehdi (a.s) çok yoğundur” diyor. “Ondan önce bir taifenin uzun tasdikati ile ilgili hazırladıkları eseri hazır bir programı olarak neşr ve tatbik edecek” diyor. “Bu çalışmalarında ihtiyacı olan kuvvet ve manevi ordusu, yalnız ihlâs, sadakat ve tesanüt sıfatlarına tam sahip olan bir kısım şakirtlerdir. Her ne kadar az da olsalar manen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar” diyor. Tam Kuran’ın üslubuna uygun, inşaAllah. “Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya” gayrete, tebliğe, İslam’ı yaymaya, İttihad-ı İslam’ı oluşturmaya, Türk İslam Birliği’ni oluşturmaya “devam et. Ve yalnızca Rabbine rağbet et”. Ben yaptım, ben ettim olmaz. Her şeyi yapan Allah’tır. Hiç kimse Hz. Mehdi (a.s)’den, “O yapıyor, o bitiriyor” şeklinde olaya bakmayacak. Hz. Mehdi (a.s)’ye o şekilde değerlendirmeyecek. Allah’ın Hz. Mehdi (a.s)’yi vesile kıldığını bilecek. Hz. Mehdi (a.s)’nin bir araç olduğunu bilecek. Bütün güç ve kuvvetin O’nda olduğunu bilecek.
Sayın Adnan Oktar'ın 2 Kasım 2011 tarihli röportajından İnşirah Suresi ile ilgili açıklamalar.