Sayın Adnan Oktar'ın 6 Ağustos 2016 tarihli sohbetinden münafık karakteri ile ilgili ayet açıklamaları.
ADNAN OKTAR: İtiraz etmek, anarşist ruhlu olmak, sorgulamak, yaygaracı olmak münafığın özelliğidir. Şeytanın özelliğine baktığımızda bunu görüyoruz. Mesela diyor ki Allah’a, gayet güzel bir ortam olmuş. Melekleri yaratmış, insanları yaratmış. Diyor ki; “secde et, tevazuunu göster.” “…Âdem’e secde edin…” (Al-i İmran Suresi, 11) Gayet güzel bir şey, “sevgi gösterisinde bulun” diyor Allah. “secde edenlerden olmadı” (Al-i İmran Suresi, 11) diyor. Allah, “Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?” (Al-i İmran Suresi, 12) diyor. Bak, anarşist ruhlu ya itiraz edecek. “Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.” (Al-i İmran Suresi, 12) diyor. Zırvalama münafığın özelliğidir, mantıksız, münasebetsiz, ahmakça konuşmak. Ateşin de üstünlüğü yok, toprağın da üstünlüğü yok. Takvanın üstünlüğü var. Ne fark eder? Ama ona göre ateş parlak olduğu için o aptal kafasında daha üstün. Ama toprak çok alelade geliyor ona. Münafık da öyle, yani hep böyle en üstün, en kaliteli, en yüce olanın kendi olduğuna inanır. Yani inanmak ister, pislik olduğunu bilir de inanmak ister. Onun propagandasını yapar. Bak, “beni ateşten yarattın” diye onunla sükse yapmaya kalkıyor. “Ben daha kaliteliyim” diyor “daha büyüğüm” ama toprağı beğenmiyor. Münafık da insanları beğenmez, kalitesiz görür, sıradan görür. Kendini yüce görür. Her şeyini yüce görür, aklını, fikrini, ırkını, yaşadığını şehri, köyü, kasabayı her şeyini. Aklını, fikrini, zekâsını, olmayan o ahmak kafasıyla kendince bir propaganda unsuru olarak ortaya koyar. Onun için güç yetirdiğini sesiyle ve konuşmasıyla sarsıntıya uğratmaya çalışır, münafığın özelliği. Ayette diyor ya şeytandan Allah’a sığınırım. “Onlardan güç yetirdiklerini sesinle sarsıntıya uğrat” (İsra Suresi, 64) Ama bak, “güç yetirdiklerini” Mümine güç yetiremiyor imanlı olana. Ama zayıf olana güç yetirir, yani münafığın özelliğidir yani kendi kafasına çekebilir. Bak, “sesinle sarsıntıya uğrat” konuşmayla “atlıların ve yayalarınla onların üstüne yaygarayı kopar” Yani derin devletinle, atlar ve yayalar dediği asker ve devlet o kastediliyor, yani hangi devlete sığınıyorsa. Mesela İngiliz derin devletiyse o atlılar ve yayalar; askeri gücü, devlet gücünü sembolize eden bir şey bu. “Onlara dayandırarak” diyor “yaygara koparır” Yani azar, saldırganlaşır. “mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol” Yani mal ve çocuklar, yani insanlara hâkim ol. Eşyaya hâkim ol. “ve onlara çeşitli vaadlerde bulun.” Mesela münafıklara vaadlerde bulunuyor İngiliz derin devleti. İşte, “sizi en yüce yere getireceğiz. Başbakan’la görüşeceksin. Siyasetçi olacaksın. Süper zekâsın. Senin üstüne yok.” Hâlbuki bak, diyor ki Allah; “Şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vadetmez.” (İsra Suresi, 64) Bak, “Şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vadetmez.” Bütün ajanlarını, yalakalarını İngiliz derin devleti sonunda ezip helak ediyor.
BEYZA BAYRAKTAR: Şeytan en sonunda ayette Rabbimiz bildiriyor. “…yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz…” (İbrahim Suresi, 22) “Doğrusu ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi (Haşr Suresi, 16)
ADNAN OKTAR: Tabii, bir de dindarlık iddiası da vardır münafığın. Dine zıt olduğu halde kendisini mümin gibi gösterme yeteneği de vardır.
GÖKALP BARLAN: “…size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim…” (İbrahim Suresi, 22) diyor.
ADNAN OKTAR: Evet, Müslüman’ı mesela eğer dense ki mesela hâşâ Allah esirgesin. “Sen ateşten yaratıldın. O yüzden sen hakikaten büyüksün” dense. O çok rahatlar orada, yani çok rahatlar. Ama doymaz. Yine bir büyüklük iddiasında daha bulunur. Onun için münafığın büyüklük iddiasının ucu, bucağı yoktur ve çok münasebetsiz ve mantıksız, zırva iddialarla büyüklüğünün peşinde koşar. Mesela her hizmetini büyüklüğe göre yapar. Mesela bir şey yapmak isterse büyüklüğünü göstermek için yapar, yaranmak için yapar, yalakalık. Allah’ın rızası için yapmaz. Yani kendisine “büyük” denmesi için yapar, “yüce” denmesi için yapar. Bir insanın, mesela başka bir insanın “başarılı” olduğunu söylediğinde münafık buna dayanamaz. Bu ona çok ağır gelir, yani küfretmiş gibi gelir ona. Bir Müslüman’ın başarısından bahsedildiğinde o artık etine tuz basmış gibi acayip acı çeker. Kendisinin yüceltilmesini ister münafık, hastadır.
Bak, mesela diyor ki; Cenab-ı Allah şeytandan Allah’a sığınırım, şeytan için.“Dedi ki: "Ben, kuru bir çamurdan,” bak beğenmiyor görüyor musun? Halkı da böyle beğenmez münafıklar. “Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın beşere secde etmek için var değilim." (Hicr Suresi 33) Görüyor musun büyüklüğü? Bak önce aşağılıyor kendince çamuru küçük görüyor. Balçığı küçük görüyor ama ateşi büyük görüyor halbuki ateşi de yaratan Allah. Ama o ahmak aklıyla onu üstün görüyor ve büyüklük, büyüklük hissi. Ve züppece söylüyor bak dikkat edersen. Bak "Bir çamur olarak yarattığın kimseye ben secde eder miyim?" (İsra Suresi 61) Küstah, asi ve şerefsiz bir üslup, kahpe bir üslup. Halbuki Allah, secde edin demesi sevgi gösterin, saygı gösterin anlamında diyor. Münafık saygıdan hoşlanmaz. İtaatten hoşlanmaz. Lokman Suresi 18’de Cenab-ı Allah; "İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." Bu münafık ahlakını, şeytani ahlakı Allah sevmez. Münafık kendisine ihtiyaç olduğunu, büyük olduğunu duymak ister, onun vurgulanmasını ister yani ilk şeytanın yaratılışında olan karakter münafıkta da şeytani bir karakter olarak mevcuttur, elan mevcuttur. Onun için çok bilgili olduğunu, her şeyin ona sorulmasını ister münafık. Mesela Kuran’la ilgili o meşhur münafığı getirdiklerinde “siz diyor Muhammed’e sormayın bana sorun” diyor. “Kuran hakkında sen” diyorlar “o zaman bir karar ver.” “Her şeyi bana sorun siz” diyor. Yüzünü bir asıyor, ekşitiyor, pis pis bakıyor falan bir şeyler yapıyor, sonra diyor ki “bu insanların uydurduğu bir kitaptır” diyor. “Allah’ın yazdığı, Allah’ın bildirdiği, vahyettiği bir kitap değildir” diyor. Cenab-ı Allah onu cehennem zebanileriyle cehenneme atacağını söylüyor ayette.
Merkezde olmak ister münafık. Her şeyin ondan sorulmasını, asıl yönetici olmasını ister. Mesela Peygamber de olsa karşısında asıl gücün kendi olmasını ister ve asıl bilen olmak ister onun için Peygamberimiz (s.a.v.)’e karşı hep böyle üsten, küstah, kahpe bir üslup kullanmıştır münafıklar ve hepsi merkezde olmak istemişlerdir. Mesela Samiri de her şeyin kendinden sorulmasını ve merkezde olmasını, büyük olmayı istemiştir. Ebu Lehep, Ebu Cehil, Samiri hep bunlar büyüklük peşindeydi. Mesela Ebu Cehil onu öldürmek üzere köle harbesini kaldırıyor mızrağını “dur ey köle” diyor. “Neden?” Diyor. “Beni” diyor “bir kölenin öldürmesini istemem” diyor. “Beni bir asilin öldürmesi gerekir diyor senin gibi sıradan bir kölenin öldürmesi benim çok ağrıma gider” diyor. “Sizden halktan büyük bilinen birisi gelsin o beni öldürsün” diyor. Görüyor musun enaniyeti? Şeytani azgınlığı, ölüp gidecek cehenneme. Kölenin öldürmesini çok aşağılayıcı görüyor kendisi için. Tabii o da onu orada katlediyor.
GÖKALP BARLAN: Asla ulaşamayacakları bir büyüklüğe yelteniyor.
ADNAN OKTAR: Evet. Irkçı ve bölgeci bir kafası var. “Habeşli bir köle” diyor “o olmaz” diyor. Medineli bir insan olması lazım yahut Mekke’nin ileri gelenlerden birisi olması lazım diyor, o olursa olur diyor yani tüccar olacak falan tanınmış birisi olacak.
Sad Suresi 75’te “(Allah) Dedi ki: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?"” Çünkü kendini yüksekte görüyor ve büyük görüyor.
Münafık ukala bir görüşe sahiptir, ukala bir dünya görüşüne sahiptir. Her şeyde Müslümanlardan ayrı olmak ister, orijinal olmak mesela ne dense aksini yapmak, bir şey söylendiğinde hemen aksini söylemek, zıtlık münafığın temel özelliğidir. Mesela Allah “secde edeceksin” diyor. İllaki zıtlık yapacak, illaki ukalalık, züppelik yapacak, terslik yapacak. “Hayır” diyor. Niye? Beni ateşten yarattın diyor. Ben daha üstünüm, o onu da çamurdan yarattın, o topraktan alelade diyor. İşte münafık ahmaklığını görüyor musun? Halbuki ikisini de yaratan Allah. Ayrıca ateşin üstünlüğü diye bir şey yok. Toprağın da sıradanlığı diye bir şey yok ama o münafık kafasına göre öyle.
Ukalalık, terslik, cedel, tartışma, zıtlık, her şeye itiraz münafığın temel özelliğidir. Mümine de uysallık, itaatkarlık, sevecenlik, hoşnutluk, iç huzuru, Allah’a boyun eğicilik en mükemmel şekilde tezahür eder.