Sayın Adnan Oktar'ın 9 Mayıs 2010 tarihli röportajından Maide Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım “Allah: "Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, Beni ve annemi Allah'ı bırakarak iki İlah edinin, diye sen mi söyledin?"Bak“...Beni ve annemi Allah'ı bırakarak iki İlah edinin, diye sen mi söyledin?" diyor Allah Hz. İsa (a.s.)’a. Biliyor ama soruyor Cenab-ı Allah. "Seni tenzih ederim,” diyor Hz. İsa (a.s.) Cenab-ı Allah’a. “... Hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz.” Ben öyle bir şeyi asla söylemedim diyor. “Eğer bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sende olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen." diyor Hz. İsa (a.s.). Dolayısıyla geldiğinde bu teslis inancını ortadan kaldıracak Hz. İsa (a.s.) inşaAllah. "Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şeyi söylemedim. (O da şuydu:) 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.” Yani Allah’a kul olalım, kulluk edelim. Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim.” Şahidim diyor ben onların içlerinde kaldığım sürece. “Benim (dünya) hayatıma son verdiğinde,” Beni göğe aldığında “üzerlerindeki gözetleyici Sendin.” Sen onları görüyordun diyor. “Sen her şeyin üzerine şahid olansın.”Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır,” İstersen azap verirsin Ya Rabbi diyor. “... Eğer onları bağışlarsan,” demek ki bağışlanacakları bir durum olacak. Çünkü teslis varsa normalde bağışlanmaz bu. Demek ki Hz. İsa (a.s.) gelecek, onların bağışlanacağı bir durum olacak. Yani testis inancı kalkacak, tek Allah’a inanacaklar. Ve Allah da onları bağışlayacak “...eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Aziz olan, hakim olan Sensin Sen." diyor Hz. İsa (a.s.). “Allah dedi ki: "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür.” Doğru söyledin diyor. “Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan Cennetler vardır.” Her yerde evlerin altından su akar. Küçük arklar şeklinde de, büyük ırmaklar şeklinde de ama bizim bildiğimiz böyle çamur, toprak tarzında değildir. Cennetin taşı toprağı çok daha değişiktir. Burada tozun üzerine gittin mi toz yapışır insanın eline, batarsın bilmem ne olur. Orada öyle değildir. “Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır.” Allah insanlardan razı diyor, insanlar da Allah’tan razı olmuşlardır. “İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur." Yani asıl hedefiniz bu olsun diyor. Allah’ın rızasını kazanmak. Cennet kazanmak için değil de diyor Allah, Allah’ın rızasını kazanmak için hareket edin diyor. Cennet Allah’ın bir lütfu oluyor. Ama asıl amacımız Allah’ın rızası olacak. “Göklerin, yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah'ındır. O, her şeye güç yetirendir.” O zaman ben mülk sahibiyim kimse demeyecek. Bakın Allah ne diyor: “Göklerin, yerin ve içlerinde olanların tümünün” tamamının, evler, apartmanlar, yatlar, katlar. “Tamamının mülkü Allah'ındır.” Bana aittir diyor diyor Allah. O zaman ne olmuş oluyor insan? Bekçisi olmuş olur. Malın bekçisiydim diyecek. Mülk sahibi olamıyor.
Sayın Adnan Oktar'ın 22 Mayıs 2013 tarihli sohbetinden Maide Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Maide Suresi, 114; şeytandan Allah’a sığınırım, “Meryem oğlu İsa:” yani anlamadım demesinler diye Allah, hani var ya insanlar bazen kimi kastediyor acaba? diye böyle şey yaparlar. “Meryem oğlu İsa: "Allah'ım,” diyor Cenab-ı Allah’a bak,”Allah’ım.” “Rabbimiz,” hitap ediyor Cenab-ı Allah’a, “bize gökten bir sofra indir,” gökten sofra iniyor. Evrimle yaratılmıyor sofra. Sofra da meyve de var, yiyecek de var, her türlü şey var. Ekmek var. Gökten sofra iniyor. Mucize olarak. Evrimcilere delil olarak bu ayeti de anlatın. Bak, gökten bir anda sofra iniyor. Ekmek, meyve, kaplar var. Yiyecekler var. Pişmiş yemek. Gökten iniyor, Allah katından. Evrimle olmuyor. Bir anda yaratılıyor. Diyorlar ki, “gökten Hz. İsa (a.s) iner mi?” Sofra iniyor. Hz. İsa (a.s) niye inmesin? Sofranın inmesini gayet makul görüyor. Bak ayet açık gökten sofra indiriyor Allah. Gökten sofra inince Hz. İsa (a.s)’da iner, inşaAllah, “öncemiz ve sonramız için bir bayram” Öncesi ne? Önceki devir. Sonraki ne? İşte şu anki devir, inşaAllah, “ve Sen'den de bir belge olsun.” Bu bayramın da kutlanması gerekir. Hz. İsa Mesih (a.s) söylemiş. Sofranın inişiyle ilgili “bayram olsun” diyor. Müslümanlar bunu bayram olarak kutlamalı. İnşaAllah. “Sen'den de bir belge olsun.” Delil, inkar edilemeyecek bir delil. Mesela şimdi belge olarak kullanıyoruz. Açıklıyoruz belge olarak, kimse de inkar edemiyor. “Belge olsun.” “Bizi rızıklandır,” gökten. “Sen rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti.” (Maide Suresi / 114) “Allah demişti ki: "Şüphesiz Ben bunu size indireceğim.” Bu sofrayı indireceğim size hemen. Vahiyle bildiriyor Hz. İsa (a.s)’a. “Artık sonra sizden kim inkar ederse, Ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azablandırmayacağım bir azabla azablandıracağım." (Maide Suresi / 115) Yani “çok büyük belanızı veririm” diyor. Çünkü bak delil istiyorsunuz. Ölüyü diriltiyor Cenab-ı Allah, onu gösteriyor. Baraz hastalığı olan, o geçiyor. Elini sürüyor, geçiyor. Kör olan, anadan doğma kör, elini sürüyor “bismillah” diyor, görüyor gözü. Şimdi buna rağmen de diyor ki, “gökten de sofra indir” diyorlar, “içimiz bir güven kazanalım, rahatlayalım” diyorlar. Allah artık burada tehdit ediyor. Bu kadar delile rağmen daha hala böyle bir mantıktasınız, “indiririm ama buna rağmen eğer imansızlık yaparsanız, mahvederim” diyor Allah. Bak “artık sonra sizden kim inkâr ederse, ben onu gerçekten Âlemlerden hiç kimseye azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım.” Çünkü artık tebliğ gelmiş, delilleri görmüş, vicdani kanaati gelmiş, buna rağmen inkâr ediyor. O zaman ne demek, belayı hak ettin demektir.
“Allah: “Ey Meryem oğlu İsa,” bakın, Allah annesinin ismiyle söylüyor Meryem oğlu İsa, “insanlara, beni ve anneni Allah’ı bırakarak iki İlah edinin diye sen mi söyledin?” Yani “hem Hz. İsa (a.s)’ı kendisi için hem de annen için, ilah olma iddiasını sen mi söyledin?” diyor. Allah sorgulayacak bak ahirette. Bak diyor ki Hz. İsa (a.s) “Ya Rabbi seni tenzih ederim” (haşa) diyor “hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka sen onu bilmişsindir.” zaten diyor. Ben kaderim yani var ya ayette “nutku veren Allah” diyor. “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz” diyor. “Mutlaka onu sen bilmişsindir “diyor “böyle bir şey söylemişsem.” “Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sende olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen sensin sen.” (Maide Suresi / 116) Diyor Cenab-ı Allah. “Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şey söylemedim.” “Allah birdir dedim birde peygamber olduğumu söyledim helalleri haramları söyledim” diyor. (O da şuydu:) benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. ‘Onların içinde kaldığım sürece,” Ne kadar kalıyor? Çok az kalıyor, “ben onların üzerinde bir şahidim.” Yani onların üstüne şahidim.” “Benim hayatıma son verdiğinde üzerlerindeki gözetleyici sendin. Sen her şeyin üzerinde şahit olansın” (Maide Suresi / 117) diyor. Bu, Hz. İsa (a.s)’ın ahiretteki açıklaması, en son ölümü. Gerçek ölümü, göğe alınması değil. İnşaAllah. “Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Aziz olan, hakim olan Sensin Sen.” Burada, bağışlamanın hükmünü açıklaması, bağışlanma ümidinin olduğunu gösteriyor. Yani Hristiyanlar da bir düzelme olacağını gösteriyor. Bak şimdi ne diyor burada “Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır,” “istersen azaplandırabilirsin Ya Rabbi” diyor. “Eğer onları bağışlarsan, Aziz olan, hakim olan Sensin ” hüküm veren hakim olan. Hakim nedir? Hüküm verir. Ve “Aziz büyük olan da sensin” diyor. “Sensin sen” (Maide Suresi / 118) diyor. “Allah dedi ki bu doğruları doğru söylemenin yarar sağladığı gündür. Onlar için içinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan cennetler vardır.” (Maide Suresi / 119) Bak Hristiyanları müjdeliyor Cenab-ı Allah, iman eden Hristiyanları, Muhammedi olan Hristiyanları. Hz. Mehdi (a.s)’a uyan Hristiyanları, Hz. İsa Mesih (a.s)’a uyan Hristiyanları. Çünkü Hz. İsa Mesih (a.s) geldiğinde, Müslüman olarak gelecek. İman etmiş olacaklar. Diyor ki, “Ehli kitaptan” diyor Cenab-ı Allah “sana iman etmedik hiç kimseyi bırakmayacağım” “hepsini iman ettireceğim” diyor. O vakte mahsus bir ikram güzelliği olarak “hepsini iman ettireceğim” diyor. Bir de arkasından bir müjde daha veriyor Allah diyor ki “sana uyanları ki” Hristiyanlarla Müslümanlar uyacaklar “kıyamete kadar kıyamet vaktine kadar” yani ahir zamanın son vakitlerine kadar “dünya hakimi yapacağım” diyor. “Dünyanın idaresi sizin olacak” diyor. Şu an o devirdeyiz. İki ayet var. Ve “seni, kıyamet alameti olarak göndereceğim” diyor Allah ayette. O “İsa Mesih bir kıyamet alametidir” diyor Allah ayette. “Altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu onlarda Allah’tan razı olmuşlardır.” İman edecekler, çünkü Hz. İsa Mesih (a.s)’a uyacaklar, o zaman cennete gidecekler inşaAllah. “İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.” (Maide Suresi / 119) Yoksa “şirkle cennete gidersiniz” demiyor Allah burada, ayette. Hz. İsa Mesih (a.s) o müjdeyi veriyor. Bağışlanma müjdesini veriyor, çünkü düzeltiyor, tevbe ediyorlar çünkü düzeltmeden tevbeyi Allah kabul etmiyor. Tevbe edecek, düzeltecek ayet açıkça söylüyor bunu. Kuran ayetinde açıkça söylüyor Allah. “Halini düzeltecek, tevbe edecek o zaman bağışlarım” diyor. Burada da ne diyor Hz. İsa (a.s) “onları bağışla” diyor ama “halini düzelttikleri için bağışla” diyor. Allah da ondan sonra Hristiyan alemini, ehli kitabı cennetle müjdeliyor, Kuran ayeti. “Göklerin ve yerin içlerinde olanların tümünün mülkü Allah’ındır.” Göklerde kim var? Hz. İsa Mesih (a.s). Yerde kim var? Hz. Mehdi (a.s) var. “Olan tümünün mülkü,” gökteki mülk de Allah’ın yerdeki mülk de Allah’ın. Hz. Mehdi (a.s)’ı bekçi kılıyor Allah. Malın bekçisi, mülkün bekçisi. Mülkün sahibi değil Hz. Mehdi (a.s), bekçi olarak görevlendiriyor. “Mülkün sahibi Benim” diyor Allah. “O her şeye güç yetirendir.” Maide Suresi 120 ayet, sonuncu ayet.
Sayın Adnan Oktar’ın 13 Kasım 2013 tarihli sohbetinden Maide Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Maide Suresi, 114. Şeytandan Allah’a sığınırım; “Meryem oğlu İsa Mesih, Allah’ım Rabbimiz bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve senden bir belge olsun” bak “öncemiz ve sonramız için bir bayram ve senden bir belge olsun.” Belge yani ayet, mucize olsun. “Bizi rızıklandır, sen rızık vericilerin en hayırlısısın demişti.” Her yemek aslında mucize olarak yaratılır, fakat orada aklın ihtiyari kaldırılmaz. Burada da aklın ihtiyari kaldırılmadı, o sofra indi ve müminler yemeklerini yediler. Yan odaya geçtiklerinde, hazır bir sofrayla karşılaştılar, Allah katından inmiş bir sofrayla karşılaştılar. Gökten sofra iniyorsa, gökten melek de iner, insan da iner. Yani Hz. İsa Mesih (a.s)’da iner, inşaAllah. Allah, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın inişinin ne kadar makul olduğunu göstermek içinde o ayeti inzal ettiği anlaşılıyor. Çünkü “gökten sofra iner” diyor, “ama insan inmez” diyor. Gökten sofra geliyorsa, insan da gelir, inşaAllah. “Allah demişti ki şüphesiz ben bunu size indireceğim. Artık sonra sizden kim inkar ederse, ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım.” “Şüphesiz ben bunu size indireceğim” O zaman sofranın indiği anlaşılıyor. Yani ayetin hükmünden açık. Ve mucize olarak indiği anlaşılıyor. “Artık sonra sizden kim inkar ederse, ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım.” Kim inkar etti? Yuda İzaryot inkar etti. Hz. İsa Mesih (a.s)’a hainlik etti. Demek ki Cenab-ı Allah, ona muazzam bir azap yapacak, ayetin ifadesiyle. Allah, şeytandan Allah’a sığınırım; “Ey Meryem oğlu İsa, insanlara beni ve anneni Allah’ı bırakarak iki ilah edinin diye sen mi söyledin?” Yani “teslis inancını sen mi söyledin insanlara?” diyor Cenab-ı Allah. Hz. İsa Mesih (a.s) diyor ki; “Seni tenzih ederim” Cenab-ı Allah’a. “Hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz” “Bir Müslüman’ın söyleyeceği bir söz değil bu” diyor. “Ben bunu yapmam” diyor. “Eğer bunu söyledimse, mutlaka sen onu bilmişsindir” Yani bu senin zaten ilminde, kaderdeki ilmindedir. Yani “bildiğin halde bana soruyorsun Ya Rabbi” diyor. “Sen her şeye Kadir, her şeye hakimsin.” “Eğer bunu söyledimse, mutlaka sen onu bilmişsindir. Sen bende olanları bilirsin ama ben Sende olanı bilmem.” Allah’ın büyüklüğünü ve gücünü vurguluyor. “Gerçekten görünmeyenleri gaybı bilen Sen’sin, Sen” diyor Hz. İsa Mesih (a.s). “Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şey söylemedim. O da şuydu: ‘Benimde Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.’” İncil’de aynı bu şekilde geçiyor. Bak “Benimde Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Onların içinde kaldığım sürece ben onların üzerine bir şahidim. Benim dünya hayatıma son verdiğinde üzerlerindeki gözetleyici Sen’din.” Yani beni göğe ref ettiğinde, beni katına aldığında, üzerlerindeki gözetleyici sendin. “Sen her şeyin üzerine şahit olansın. Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen’sin Sen.” Cenab-ı Allah’ın bağışlama yönüne dikkat çekiyor. Buradaki ayete göre, ayetin iması bağışlanacakları yönünde oluyor, inşaAllah. Yani çünkü doğruyu görüp vazgeçtiklerinde bağışlanırlar. “Allah dedi ki; bu doğrulara doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür.” Doğrulara doğru söylemeleri ne sağlıyormuş? Yarar sağlıyor. Allah’ın rızasını kazanırlar, üstlerinde bir hafiflik olur, cennetleri genişler. “Onlar için içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır” Mesela bak burada deniz İstanbul’un süsü, deniz olmazsa İstanbul’un süsü geniş çapta gider. Yani tabii güzelliği geniş çapta gider. Onu için Cenab-ı Allah, bakın “altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu” Müslüman niçin gayret ediyor? Allah’ın rızasını kazanmak için. Allah ne diyor? “Allah onlardan razı oldu.” “Onlarda Allah’tan razı olmuşlardır.” Karşılıklı razı oluyorlar. “İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. Göklerin yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah’ındır”. O zaman bir kişi çıkıp da, bu mal benimdir diyemez. Kuran’a göre malın ancak bekçisi olabilir. “Allah, O her şeye güç yetirendir” Konuşmaya, yürümeye her şeye güç yetiren Allah.