Sayın Adnan Oktar'ın 13 Mayıs 2012 tarihli röportajından Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Nisa Suresi 113-“Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı” diyor Cenab-ı Allah, Peygamberimiz (s.a.v.)’e, fazlı ve rahmeti, “onlardan bir grup” yobaz takımı, “seni de saptırmak için” bakın Peygamberi de saptırmak istiyorlar, “tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi” sen Kitaba tabisin diyor Cenab-ı Allah, “ve sana bilmediklerini öğretti. Allah'ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür” diyor Cenab-ı Allah. Yobazlar o devirde de faaliyet halindeler.
SAYIN ADNAN OKTAR’IN A9 TV’DEKİ CANLI SOHBETİ ( 13 MAYIS 2012; 23:00 )
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. Nisa Suresi 113. “Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı” diyor Cenab-ı Allah, Peygamberimiz (s.a.v.)’e, fazlı ve rahmeti, “onlardan bir grup” yobaz takımı, “seni de saptırmak için” bakın, Peygamberi de saptırmak istiyorlar, “tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi” sen Kitaba tabisin diyor Cenab-ı Allah, “ve sana bilmediklerini öğretti. Allah'ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür” diyor Cenab-ı Allah. Yobazlar o devirde de faaliyet halindeler.
Sayın Adnan Oktar’ın 20 Eylül 2013 tarihli sohbetinden Nisa Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Nisa Suresi, 106’dan itibaren rica edeyim.
DAMLA PAMİR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Ve Allah'tan bağışlanma dile. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.”
ADNAN OKTAR: Hata yaptığında mümin, bağışlanma dileyecek. Allah bunu beğeniyor. Allah’ın sevdiği bir tavır, Allah’ın rızasını arayan bunu yapacak. “ Ya Rabbi beni affet, beni bağışla” diyecek. “Estağfirullah, estağfirullah.” Allah, onu bir güzellik olarak görüyor. Sonra.
DAMLA PAMİR: “Kendi nefislerine ihanet edenlerden yana mücadeleye girişme. Hiç şüphesiz Allah, ihanette ilerlemiş günahkarı sevmez.”
ADNAN OKTAR: Abuk sabuk adam yapansa, güzel de olsa, etkileyici de olsa çeşitli nimetler veren bir özelliği de olsa, onu savunma olmaz. Öyle münasebetsiz adamı, yanlışlık yapan adamı eleştirmek ve doğrusunu anlatmak lazım. Evet.
DAMLA PAMİR: “Onlar, insanlardan gizlerler de, Allah'tan gizlemezler. Oysa O, kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi 'geceleri düzenleyip kurarlarken,' onlarla beraberdir. Allah, yaptıklarını kuşatandır.”
ADNAN OKTAR: Şimdi kelime kelime söyle, cümle cümle söyle bakayım.
DAMLA PAMİR: “Onlar, insanlardan gizlerler de, Allah'tan gizlemezler.”
ADNAN OKTAR: İnsanlardan gizliyor, kalbindekini hissettirmiyor mesela egoist, bencil, ters, samimiyetsiz. Ama Allah’ın bilemeyeceğini zannediyor, halbuki yaratan Allah, gayet iyi biliyor Cenab-ı Allah. Allah ondan intikam alacağını ifade etmiş oluyor. Ama insan göremeyebilir, insandan gizleyebilir ahlaksızlığını, zalimliğini, enaniyetini, kibrini, tersliğini gizleyebilir kendince gizleyebilir tabii “Allah’tan gizleyemezler” diyor Allah. Evet.
DAMLA PAMİR: “Oysa O, kendileri, sözden (plan olarak) hoşnut olmayacağı şeyi 'geceleri düzenleyip kurarlarken,' onlarla beraberdir.”
ADNAN OKTAR: Genellikle melanet yapanlar geceleri planlarlar, hep Kuran’da buna dikkat çekilir. Gündüz değil de gece niyeyse sebep? Allah’ın hikmeti bu da bir mucize geceleri pislik yaparlar. Geceleri plan kurarlar Müslümanlar’a ve sözle zaten “sözden” diyor Cenab-ı Allah ayette. Halbuki o planın tamamı Allah’a ait olmuş oluyor zaten. Karşıtını da Allah yaratıyor. O da zannediyor ki hakikaten bir şey yapabileceğini zannediyor, bağımsız yaptığını zannediyor, Allah’tan ayrı yaptığını zannediyor. Halbuki Allah’tan ayrı hiçbir şekilde yapamaz. Mümkün değil milim, santim hareket edemez Allah’tan ayrı. Evet.
DAMLA PAMİR: “Allah, yaptıklarını kuşatandır.”
ADNAN OKTAR: Kuşatan ne demek? Her şeyi biliyor. Onun ne yaptığını ve yapacağını, konuştuğunu ve konuşacağını, o konuşulana nasıl karşılık vereceğini, hepsini Cenab-ı Allah yaratmış durumda. Evet.
DAMLA PAMİR: “İşte siz böylesiniz; dünya hayatında onlardan yana mücadele ettiniz.”
ADNAN OKTAR: İnsanlar bazen münasebetsiz insanları, ters insanları, ahlaksız insanları, vicdansız insanları çıkar hasebiyle savunurlar. Ellettirmezler ona “aman dokunma, elleme” gibi onu hamilikle korumaya çalışırlar. Halbuki adilik yapıyorsa, mutlaka üstüne gidilmesi lazım, mutlaka uyarılması lazım. “Aman şöyle olur, aman böyle olur” diye bir mantık olmaz. Evet.
DAMLA PAMİR: “Peki kıyamet günü onları Allah’a karşı savunacak kimdir?"
ADNAN OKTAR: Tabii insan kurtarsa bile, onu Allah “Benden kurtulamaz” diyor öyle tipler, “ezerim" diyor Allah. “Mahvederim, perişan ederim, cehenneme koyarım” diyor. Cehenneme girdi mi zaten mahvoldu demektir. Allah esirgesin. Onun için kurtardım deyip sevinmek yersiz. Zalimi, gaddarı, egoisti, bencili, ahlaksızı mutlaka uyarmak ve onu zararsız hale getirmeye çalışmak lazım ilimle, irfanla, akılla. Evet.
DAMLA PAMİR: “Ya da onlara vekil olacak kimdir?”
ADNAN OKTAR: Hiç kimse onu kurtaramaz. Allah diyor “Vekil olarak onu kurtaracak kimse de olamaz” diyor. “İnsan olarak da birisi çıkıp, onu kurtaramaz kimse Benim elimden” diyor Cenab-ı Allah. Evet.
DAMLA PAMİR: “Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah'tan bağışlanma dilerse, Allah'ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur.”
ADNAN OKTAR: İşte dürüstçe hatasını kabul edip ahlaksızlığını, vicdansızlığını kabul edip itiraf edip vazgeçerse, Allah diyor “affederim.” Allah affederse, kul zaten cezalandırma hakkına sahip değil, kul zaten affetmekle mükellef. Allah’ın affetmesi mevzu bahis ise, kul nasıl ben affetmiyorum der? İnşaAllah. Evet.
DAMLA PAMİR: “Kim bir günah kazanırsa, o ancak kendi nefsi aleyhinde onu kazanmıştır.”
ADNAN OKTAR: Kendisine zararı olur diyor Cenab-ı Allah, kendi aleyhine. Ona sevinmesine gerek yok, bir pislik yaptığında, rezillik yaptığında, o günah ona yapışmış oluyor, o yapışan günah ahrete gittiğinde, defter olarak açıldığında, bela ve acıyla karşılaşır, şahıs. Defterinin açılmasının sonucunda, ızdırap ve acıyla karşılaşır. On yıl, yüz yıl, bin yıl değil, milyonlarca yıl, sonsuza kadar inşaAllah.
DAMLA PAMİR: “Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
ADNAN OKTAR: Her şeyi bilir Cenab-ı Allah. Bizim ne konuştuğumuzu da biliyor şu an ve hikmetle yaratıyor Kuran’ı. Mesela bu açıklamaları da, Cenab-ı Allah’ın bu ayetlerinde hep hikmet var. Kısa ve özlü. Mesela bir satırda bütün konu anlaşılmış oluyor her şey anlaşılmış oluyor. Evet.
DAMLA PAMİR: “Kim bir hata veya günah kazanır da, sonra bunu bir suçsuza yüklerse, gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan)ı ve apaçık bir günahı yüklenmiştir.”
ADNAN OKTAR: İnsanlar çok yalan söyleye meraklıdır. Başkasının üzerine atarlar hep “işte falanca yaptı, feşmekancı yaptı, ben masumum, hatalı olan odur” gibi kendini kurtarmaya çalışır. Allah bunu mutlaka yakalayacağını, çünkü yaratanın kendisi olduğunu, her tarafı kuşattığı için bunu bileceğini, böyle adice oyunlarla inanların kurtulamayacağını, insanlara bildiriyor Cenab-ı Allah. “Mümkün değil, Benden kurtulmanız” diyor, “hiçbir şekilde kurtulamazsınız. Her şeyinizi bilirim, bir pislik, adilik yaptığınızda mutlaka o, Benim ilmimdedir” diyor. Çünkü yaratan, bütün her şeyi yaratan Allah olduğuna için “onu da bilirim” diyor Cenab-ı Allah. Evet.
DAMLA PAMİR: “Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu.”
ADNAN OKTAR: Evet, o ipsiz sapsız telkinlerle kendi ahlaksızlıklarını kendi yanlış görüşlerini kendi düşüncelerine Peygamber (s.a.v)’i de çekmeye çalışıyorlar- haşa-Peygamber (s.a.v)’de hiçbir şekilde yanaşmıyor tabii, Peygamber (s.a.v). “Biraz bize benze” diyorlar. Halbuki iğrenç dünyaları, çok korkunç. Peygamber (s.a.v)’de şiddetle direniyor, Cenab-ı Allah’ın ona kuvvet vermesiyle. Evet.
DAMLA PAMİR: “Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler. ”
ADNAN OKTAR: Tabii, koruyuş Allah’a ait olduğu için, koruma Allah’a ait olduğu için, kaderde korunmuş olduğu için “hiçbir şeyle zarar veremezler” diyor Cenab-ı Allah. Çünkü kaderinde yok zaten, kaderinde olmayan bir şey nasıl olsun? Yok kaderinde. Mesela öldürülmek yok Peygamberimiz (s.a.v)’in kaderinde, şehit olmak yok. Adam uğraşıyor, ok atıyor, balta savuruyor, kılıç sallıyor ama kaderinde olmadığı için olmuyor. Hatta o müşrik bir şahıs, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in namaz kılarken başında dikiliyor “Ya Muhammed, seni benden kim kurtaracak?” diyor, Peygamberimiz (s.a.v) hiç şeklini bozmadan “Allah kurtaracak” diyor. Onu deyince, adamın kolu havada kılıçla böyle donmuş gibi kalıyor. O tevekkül ve o cesaretten felç oluyor, Allah’ın izniyle. Yani kuvveti kalmıyor, indiremiyor kılıcı. O Peygamberimiz (s.a.v)’in bir mucizesidir, gerçek bir mucizedir.
DAMLA PAMİR: “Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler. ”
ADNAN OKTAR: Zarar vermeleri de mümkün değil, söyledik kaderde olması lazım. Kaderde olmayınca, mümkün değil, olmaz. Evet.
DAMLA PAMİR: “Allah, sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti.”
ADNAN OKTAR: “Kitab’ı, hikmeti” yani Kuran’ı öğretti. Bilmediği şeyler onlar, onunla bütün insanlığı aydınlattı, Peygamberimiz (s.a.v). Akıllı olmayı öğrendik Kuran sayesinde. Kuran, akıl iç içedir. Kuran eşittir akıl, akıl eşittir Kuran. Saf akıldır Kuran, akıllı olmanın kılavuzu, yoludur. Kuran ile insan akıllı olur. Kuran’ın dışında mümkün değil. Zeki olabilir ama akıllı olamaz. Evet.
DAMLA PAMİR: “Allah'ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür.”
ADNAN OKTAR: Elhamdülillah, verdiği nimetler, koruması çok büyük. MaşaAllah, elhamdülillah.