Sayın Adnan Oktar'ın 10 Şubat 2015 tarihli sohbetinden Tevbe Suresi ile ilgili ayet açıklamaları.
ADNAN OKTAR: “Andolsun Allah, Peygamberin, Muhacirlerin ve Ensarın üzerine tevbe ihsan etti.” Tövbe Müslümanlar için çok önemli bir ibadet, hamd etmek gibi. Eski Anadolu anneleri, teyzeleri hep “estağfirullah estağfirullah” diye gezerler. Bir şey oldu mu, bir laf söyledi mi hemen “estağfirullah” der. Estağfirullah zikri önemli, Allah’tan bağışlanma dilemek. “Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi nerdeyse kaymak üzereyken- ona güçlük saatinde tabi oldular.” Bak, kalbinin kayması da insanın mevzubahis olabiliyor yani böyle bir tehlike var. Bak, “içlerinden bir bölümünün” hepsinin değil. “Kalbi neredeyse kaymak üzereyken.” Yani insanın aklı bir anda gidebilir, imanını kaybedebilir, zaafa uğrayabilir. Din telkinle kaim, güçleniyor. “Ona güçlük saatinde tabi oldular.” Yani zorluk zamanında tabi oldular, güçlük saatinde. Güçlük saati çok makbuldür, kolaylık saatinde tabi olmak herkes yapar ama güçlük vakti mesela saldırı var, baskı var, tehdit var, açlık, korku, soğuk, uykusuzluk hepsi. “Güçlük saatinde tabi oldular. Sonra onların tevbelerini (Allah) kabul etti. Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir.” [Tevbe Suresi, 117] Allah’ın vasfı hem çok şefkatli ve çok esirgeyici.
“Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti,” geride kalıyorlar. Onlar tabii bir kendilerini kurtuluşta görerek o şekilde yapıyorlar, savaşa gitmiyorlar. Müslümanlar mücadeleye gidiyor, tebliğe gidiyor, İslam’ı yaymaya gidiyor yani küfürle mücadele ediyorlar, onlar gitmiyorlar. Ama bir süre sonra Müslümanlar’dan ayrı kaldıkları için vicdan azabı çekiyorlar. Temiz Müslümanlar’da bu olur, vicdan azabı çeker. Mesela bir şey yapar sonra bakarsın geri dönmüş, gelir, “Allah beni affetsin yanlış yaptım” der, çok rastlanan bir şey. “Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti,” kalbi sıkılıyor, içi sıkılıyor, vicdan azabı çekiyor. Bu iman alameti. Yani yüreği ferah ferah gidip geziyorsa yaptığı rezilliğe rağmen bu çok kötü. Ama yaptığı yanlışlığa rağmen o yanlışlıkta direnmiyorsa ve vicdan azabı çekiyorsa bu makbul. “O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar.” Bak iyice, başka türlü sıkıntıları gitmiyor, ölecek sıkıntıdan. “Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti.” Bak mesela “tövbe etsinler diye tövbesini kabul etti.” Bu mesela sır dolu bir ayet. “Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.” [Tevbe Suresi, 118] Bunun için bir sure inmiş, Tevbe Suresi diye, özel bir suredir 9. Sure.