Adnan Oktar'ın 14 Ekim 2009 Tarihli Samsun Aks Tv Ve Ekintürk Tv Röportajından
ADNAN OKTAR: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar oysa kafirler istemese de Allah Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor” istemiyor diyor Allah “müşrikler istemese de” yani yobaz takımı da, üçkağıtçılar da, sahtekarlar da, sahtekar hocalar da. “Müşrikler istemese de o dini İslam’ı bütün dinlere üstün kılmak için” yani dünya hakimi yapmak için tek din haline getirmek için “elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur.” Bakın ağızlarıyla diyor Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. İslam’ın hakimiyetini istemiyorlar diyor, oysa kafirler istemese de Allah Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor, ne demek tamamlamak? İslam’ın bütün dünyaya kamil anlamda hakim olması demektir. Bu ne kadar İslam’ın dünyaya hakim olmasını istemeyen ve İslam’ın hakim olmaması için gayret eden ne kadar yobaz müşrik takımı varsa bu ayet ona işaret ediyor ve cevap veriyor. İnşaAllah. Kim varsa, İslam dünyaya hakim olacak, istedikleri kadar çırpınsınlar. Allah söylüyor çünkü bak “ağızlarıyla” diyor konuşarak yani konuşarak “Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar” durdurmak istiyorlar “oysa kafirler istemese de Allah Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de o dini İslam’ı bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O‘dur”. Ne zaman olacak bu? Mesih’in inişiyle olacak, ne zaman; on beş yirmi yıl içerisinde inşaAllah ve Mehdi zamanında olacaktır. Mehdi’nin imamlıyla Mesih’in vezirliğiyle ve bu büyük müjde gerçekleşecek bunu Allah söylüyor inşaAllah. Evet, İslam’ın dünya hakimiyetini istemeyen kim varsa inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 16 Şubat 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
OKTAR BABUNA: “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor”.
ADNAN OKTAR: Şimdi ağızlarıyla nasıl, Darwinizm’i anlatıyor, materyalizmi anlatıyor ama konuşuyor. Yani kuşda şakır, karga da öter ama bir şey olmaz yani. Diyor ki Allah bak, “ağızlarıyla” yani başka canlılara da benzetirim de gerek yok şimdi. “Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar”. Yani demekki konuşarak. Fen, felsefe görünümü altında Allah’ın nurunu İslam’ı, Kuran’ı kaldırmaya çalışacaklar diyor Cenab-ı Allah. "Oysa kafirler "yani Allah’a inanmayan herkes" istemese de" ki zaten istemiyorlar, "Allah kendi nurunu," Kuran’ı, İslam hakimiyetini tamamlamak ne demektir? Mesela Afrika’nın bir bölümüne yerleşmediyse İslam tamamlanamamıştır, yarımdır. Değil mi? Mesela bir duvarın tamamını biz beyaza boyadığımızda bu tamamdır, tamamıdır. Bir kenarı kaldı mı olmamıştır. Ne diyor Cenab-ı Allah? “Tamamlamaktan başkasını istemiyor”. Sultanlar Sultanı Cenab-ı Allah emretmiş. Bu Allah’ın hükmü bitmiş, hükmüllah. Bitmiş. Tevbe Suresi, 32.
Sayın Adnan Oktar'ın 9 Mayıs 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR:“Şeytandan Allah’a sığınırım”, bak Cenab-ı Allah diyor ki, “Şeytandan Allah’a sığınırım”ı herkese tekrar tekrar söylememin nedeni, onu hatırlamaları ve düşünmeleri için Kuran’ın emri bu. “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Yani konuşarak, anlatarak, sözle Kuran’ın hükümlerini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Darwinizm’i, materyalizmi yaymak, ateizmi yaymak istiyorlar diyor Allah. "Oysa dinsizler (ateistler) istemese de Allah, Kendi nurunu” yani İslam ahlakının hakimiyetini, Kuran’ın hakimiyetini, “tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Kuran’ı tam anlamıyla yaşatacak bir sistemi istediğini Allah belirtiyor. “Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.” Birinci ayet 2002 tarihini veriyor. Çok manidar o, inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 15 Kasım 2010 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Tevbe Suresi 32, şeytandan Allah’a sığınırım. “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Yani İslam’ı, Kuran’ı, Müslümanların birliğini, İttihat-ı İslam, yani Türk-İslam Birliği’ni ortadan kaldırmak istiyorlar. “Oysa kafirler istemese de...” yani İslam zıttı cereyanlar, Kuran’ı, İslam’ı istemeyen topluluklar ve münafıklar istemese de “Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Yani İslam dinini bütün dünyaya hakim etmekten başkasını istemiyor, her yere inşaAllah. “Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” ayetinin ebcedi 1423 yapıyor.
ALTUĞ BERKER:MaşaAllah.
ADNAN OKTAR:Yani Ahir zamanın önemli bir devrine dikkat çekiyor. ”Müşrikler istemese de, “O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.” O da 1980 yapıyor, ebcedi.
ALTUĞ BERKER:MaşaAllah. Tam Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış tarihi, inşaAllah.
ADNAN OKTAR:Evet, çok acayip tabii. Bak, ”Müşrikler istemese de...” demek ki müşrikler ne yapacaklar? Bir şekilde Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkmasını istemeyecekler. Hz. İsa (a.s.)’ın inmesini istemeyecekler müşrikler, bir bahane bulacaklar, çeşitli açıklamalarda bulunacaklar, çeşitli hurafeler ortaya çıkaracaklar ama pratik neticede İslam ahlakının dünyaya hakimiyetini engelleyemeyecekler. Müşrikler doğrudan karşı çıkmaz, müşrikler dolaylı yoldan karşı çıkarlar. Kuran’da ona dikkat çekmiş Cenab-ı Allah, bak hem kafirlerden hem müşriklere Allah dikkat çekiyor; ”Müşrikler istemese de O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.” Hz. Mehdi (a.s.)’ı hidayetle ve hak dinle, İslam’la gönderen O’dur, ikinci işari anlamı bu olur.
ALTUĞ BERKER:İnşaAllah.
ADNAN OKTAR:Yani ilk anlamı Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e bakıyor, elçisine yani Resulullah (s.a.v.)’i hidayetle, Allah’ın Hadi isminin tecellisidir Peygamberimiz (s.a.v.). “Ve hak dinle gönderen O’dur.” ”Ey iman edenler” Müslümanlar için Cenab-ı Allah söylüyor. “Gerçek şu ki, bilginlerinden ve rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar.” O devirde de, şimdi de var zamanımızda bir kısım Musevi ve Hristiyan rahipler insanların mallarını haksızlıkla yiyorlar ve Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. “Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar. Onlara acı bir azabı müjdele.” Altını ve gümüşü biriktirenler sonrada ekonomik krize sebep oldular. Kendilerinin de bir işine yaramıyor, yığdılar metal yığın halinde hiçbir işe yaramıyor. Altını ve gümüşü parayı biriktirmeye de dikkat çekiyor Cenab-ı Allah. Malı biriktirmeye de dikkat çekiyor. Yani biriktiriyor, tutuyor o zaman bütün sistem çöküp ölüyor, ekonomik krizin sebebi odur şu an. Bak, Cenab-ı Allah diyor ki Tevbe Suresi’nde; “Onların...” yani Darwinistlerin, materyalistlerin, ateistlerin, münafıkların, bütün İslam zıttı olan kişilerin sizlerle topluca mücadele etmesi gibi topluca mücadele ediyorlar Müslümanlarla. Darwinistler, materyalistler, devlet destekli birçok yerde böyle. Topluca mücadele etmesi gibi siz de bütün Müslümanlar, dünya Müslümanlarının tamamına Cenab-ı Allah sesleniyor. Bütün Müslümanlar da müşriklere, Allah’a şirk koşanlara, Allah’a karşı mücadele edenlere karşı topluca, birlikte, ayrılmadan, bütün olarak mücadele verin. Cübbeli bunu okuması lazım. Bak, işte bu ayeti okuması lazım.
ALTUĞ BERKER:Tabii.
ADNAN OKTAR:“Ve bilin ki Allah takva sahipleri ile beraberdir.” Yani samimi olan Müslümanlarla Allah beraberdir.
Sayın Adnan Oktar'ın 9 Mart 2011 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Tevbe suresi, 33. ayet, Cenab-ı Allah diyor ki; “Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.” Hidayetle göndermek ne demek? “Hz. Mehdi (a.s) vasfı ile gönderen ve hak dinle, İslam’la gönderen O’dur.” Müşrikler istemeseler de, direnseler de, ne yaparlarsa yapsınlar” diyor, “O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için Allah, elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur” diyor. Ebcedi tam, 1980 tarihini veriyor. Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkış tarihini veriyor. Bir tane ebcedi var, 1980, maşaAllah. “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Bu ayetin ebcedi de; 1423 yani 2002 tarihini veriyor. “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Yani “konuşarak, propaganda yaparak, kitaplar yazarak, yazılar yazarak İslam’ı durdurmak istiyorlar” diyor. “Oysa küfür edenler, İslam’a karşı tavır alanlar istemese de, Allah Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Yani İslam’ı, İslam ahlakını, İslam’ın sevgisini, güzelliğini, bütün dünyaya hakim edeceğini söylüyor Allah. inşaAllah.
Sayın Adnan Oktar'ın 12 Mart 2012 tarihli röportajından Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Tevbe Suresi, 32. ayet; şeytandan Allah’a sığınırım; “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Televizyonlarda, şurada burada konuşarak İslam’ı, Kuran’ı durdurmak istiyorlar; Darwinizmi, materyalizmi yaymak istiyorlar. “Oysa inanmayanlar istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” “Dinini bütün dinlere üstün kılıp, dünya hakimi etmek istiyor” diyor Cenab-ı Allah. “Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.” Ne olacakmış? Bütün dinlere üstün olacak, yani dünya hakimi olacak İslamiyet, inşaAllah. “Siz Ona (Peygambere) yardım etmezseniz, Allah Ona yardım etmiştir.” Eğer insanlar Hz. Mehdi (a.s)’a yardım etmezse… Ayetin işareti budur. Peygamberimiz (s.a.v.)’e gelmiş bir ayet bu. Asrımıza bakan yönüyle, “siz Hz. Mehdi (a.s)’a yardım etmeseniz de Allah ona yardım etmiştir.” Yani ihtiyacı yok yardıma. “Hani kafirler ikiden biri olarak Onu (Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: ‘Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.’ Böylece Allah O’na 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti.” İkiden biri, “ikisi mağarada olduklarında,” Hz. Mehdi (a.s) ve Hz. İsa (a.s), Ashab-ı Kehf gibi mağarada olacaklar, inşaAllah. “Onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş,” Hz. Hızır (a.s)’ın ordusu, meleklerle desteklemiş, “inkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı.” Şu anda da inkar çağrıları alçaltılıyor. Küçük düşürülüyor Allah tarafından. Aşağılanıyor. “Oysa Allah'ın kelimesi, Yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” 42; “Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar mutlaka seni izlerlerdi.” Mesela Hz. Mehdi (a.s) için de öyle; çok uzun, 40 yıllık bir mücadele veriyor. O yüzden münafıklar dayanamıyorlar Hz. Mehdi (a.s)’la mücadele etmeye. “Ama zorluk onlara uzak geldi” diyor Allah. “‘Eğer güç yetirseydik muhakkak seninle birlikte (savaşa) çıkardık’ diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor. Allah seni affetsin; doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları da öğreninceye kadar niye onlara izin verdin?” Diyor Cenab-ı Allah. Onun için Hz. Mehdi (a.s)’ın talebeleri hep seçilmiştir. Sağlam delikanlılardan, sağlam genç kızlardan oluşacak, inşaAllah. “Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten (kaçınmak için) senden izin istemezler.” Yani çeşitli bahaneler öne sürmezler. “Allah takva sahiplerini bilendir. Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.” ‘Allah var mı, yok mu’ emin olamıyor; ‘Hz. Mehdi (a.s) çıkacak mı, çıkmayacak mı’, ‘Hz. İsa (a.s) inecek mi, inmeyecek mi’, ‘İttihad-ı İslam olacak mı, olmayacak mı’, ‘cennet var mı, yok mu’ karar veremiyor. Kuşku içinde kalıyorlar. Bak, “Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.” Bu da yine iman hakikatlerinin önemini gösteriyor. Ahir zamanda, her zaman ne sorun olmuş? Hep iman zafiyeti. “Eğer (savaşa, tebliğe) çıkmak isteselerdi, herhalde ona bir hazırlık yaparlardı.” Niye? İman zafiyeti. O yüzden yapmıyorlar. “Ancak Allah, (savaşa) gönderilmelerini çirkin gördü de ayaklarını doladı ve; "(Onlara) Siz de oturanlarla birlikte oturun" denildi.” Adam oturuyor evinde, hiçbir faaliyete katılmak istemiyor. Yiyip, içip yan gelip yatıyor. “Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi.” Şimdi de öyle, münafıklar internette, orada-burada fitne sokmak için çaba yürütüyorlar. “İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır.” “Muhbirlik yapanlar da vardır” diyor Allah. “Allah, zulmedenleri bilir. Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.” Muhbirlik yapıyor, üçkağıtçılık yapıyor; küfürle, müşriklerle işbirliği yapıyorlar. “Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” İşte bu da dünya hakimiyetine bakıyor. Mehdiyet’in hakimiyetine bakıyor, inşaAllah. “Onlardan bir kısmı: ‘Bana izin ver ve beni fitneye katma’ der.” “Çocuğum var, işim var, gücüm var, okulum var. Ben katılmayayım bu faaliyete” diyor. “Haberin olsun, onlar fitnenin (ta) içine düşmüşlerdir.” “Asıl belanın içine şimdi düştüler” diyor Allah. “Hiç şüphesiz cehennem, o inkar edenleri mutlaka çepeçevre kuşatıcıdır.” “Cehennemde müthiş bir azapla karşılaşacaklar” diyor Allah. “Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır,” “Neşen, sevincin, etrafındaki insanların güzelliği, zenginliğin, bereketin, gücün, kudretin ağırlarına gider, sıkılırlar” diyor Allah. “Bir musibet isabet edince ise:” mesela birisi saldırdığında, bir oyun oynandığında ise, “‘biz önceden tedbirimizi almıştık’ derler ve sevinç içinde dönüp giderler.” “‘Ne iyi yaptık yanına gitmemekle’ diye sevinirler” diyor. “De ki: ‘Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez.’” “Kaderde olanın dışında bir şey olmuyor zaten” diyor Cenab-ı Allah. “Böyle de” diyor. “O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler."” “Allah’a tevekkül edin” diyor. “De ki: ‘Siz bizim için iki güzellikten (şehidlik veya zaferden) birinin dışında başkasını mı bekliyorsunuz?’” “En fazla şehit oluruz” diyorlar. “Oysa biz de, Allah'ın ya Kendi Katından veya bizim elimizle size bir azap dokunduracağını bekliyoruz.” Küfre ızdırap verecek bir faaliyet. “Öyleyse siz bekleyedurun, kuşkusuz biz de sizlerle birlikte bekleyenleriz.” Biz de 10 yıla kadar göreceksiniz diyoruz; Darwinistlere, materyalistlere, inşaAllah. “Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin;” evlenmiş olmaları, çoluk çocuğa karışmış olmaları, zenginleşmeleri imrendirmesin. “Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azaplandırmak,” çünkü maldan dolayı canı yanıyor, çocuğundan dolayı canı yanıyor; “acaba bir şey mi olacak, kazanabilecek mi, şu okula gidebilecek mi, falancanın çocuğundan daha iyi mi giyinecek, falancanın çouğundan daha güzel nasıl olabilir?” Olamayınca canı yanıyor. Sokağa çıkıyor, “acaba sağ salim dönecek mi?” Ticaret yapıyor, “acaba iflas mı edeceğim?” Bak, diyor ki; “Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azaplandırmak,” acı veriyor Allah onlara, bayağı sıkılıyorlar. Mesela ticaret yapıyor, “acaba çekler geri dönecek mi?” diyor. “Kar edecek miyim?” diyor. Çocuğu oluyor, “falancanın çocuğu daha başarılı” diyor. O, ona iç acısı oluyor. Araba alıyor, “falancanın arabası daha güzel” diyor. O da ona ızdırap veriyor. Hatta aynı arabadan alıyor, kendininki siyah oluyor, onunki beyaz diye yine canı yanıyor. “Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azaplandırmak ve canlarının inkar içindeyken zorlukla çıkmasını ister.” “Ölürlerken can çekişerek ve feci şekilde öldüreceğim” diyor Allah. “Gerçekten sizden olduklarına dair Allah adına yemin ederler.” “‘Biz de elhamdülillah Müslümanız’ derler” diyor. “Oysa onlar sizden değildirler. Ancak onlar ödleri kopan bir topluluktur.” Çok korkaktırlar, herkesten korkarlar. Höt dedin mi yatağın altına giriyorlar, en iyi bildikleri şey kaçmak. “Niye kaçıyorsun?” deyince de, “hicret ediyorum” diyor. Korkaklığın adını hicret koymuş. Peygamberimiz (s.a.v.) savaş meydanlarında hicret mi etti oraya buraya? Göğüs göğse mücadele etti Allah rızası için. Korkaklığın adı hicret oldu. Ama iyi niyetle, İslam’ı daha iyi yaymak için yapılan faaliyetleri tenzih ediyoruz. “Eğer onlar bir sığınak ya da (kalacak) mağaralar veya girebilecekleri bir yer bulsalardı, hızla oraya yönelip koşarlardı.” Gidip saklanırlardı, zarar gelmesin diye. Tutuklanma korkusu, yakalanma korkusuyla. “Hapse atılırım, dövülürüm, sövülürüm diye mutlaka bir yerlere kaçarlar” diyor Cenab-ı Allah. “Oraya da sığınırlar, haberleri orada beklerler” diyor Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 13 Ekim 2012 tarihli sohbetinden Ahir Zamana Yönelik Bazı Ebced Hesapları ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Bakın Bediüzzaman’ın has talebelerinden Ahmet Feyzi Ağabey ahir zamanla ilgili neler bildiriyor. Bize sordu ya kardeşimiz “Hocam nereden geliyor bu bilgiler?” diye.
Tevbe Suresi, 32. Bediüzzaman kitabına ekletiyor bu açıklamayı. Şeytandan Allah’a sığınıyorum. “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Tevbe Suresi, 32. Konuşarak, yazarak. Yazıyı başkası okuyor yine ağızlarıyla söndürmeye çalışıyorlar. “Oysa kafirler istemese de” küfür istemese de “Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Ahmet Feyzi Ağabey ebcedine bakmış, Bediüzzaman da bunu Risale-i Nur’a ekletmiş. Ebcedi 2002 tarihini veriyor.
Yine Araf Suresi, 56. Ahmet Feyzi Ağabey ebcedle cifr ilmiyle bir istihraçta bulunuyor, inşaAllah. Araf Suresi, 56. Şeytandan Allah’a sığınırım. “… Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.” Ebcedi 1994. Hz. Mehdi (a.s)’ın fırtınalı yılları, inşaAllah, Mehdiyet’in.
Tevbe Suresi, 33. Ahmet Feyzi Ağabey söylüyor, Bediüzzaman da bunu Risale-i Nur’a ekletiyor. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.” “İkinci vecih” diyor Ağabeyimiz “elçisini hidayetle gönderen O’dur.” Ebcedi 2006 tarihini veriyor diyor, inşaAllah. “Üçüncü vecih” diyor ağabeyimiz “üstün kılmak için hidayetle ve hak dinle” 1990-1996 tarihlerini veriyor. Mehdiyet’in en hareketli yılları. “Dördüncü vecih” diyor “O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için” 1990 tarihini veriyor.
Yine Ahmet Feyzi Ağabey, Saffat Suresi 173. ayeti veriyor. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Ve hiç şüphesiz; Bizim ordularımız,” İslam, Mehdiyet “üstün gelecek olanlar onlardır.” Miladi 1990. Mehdiyet’in ilk aşamasının yıllarını veriyor.
Sayın Adnan Oktar'ın 22 Kasım 2012 tarihli sohbetinden Tevbe Suresi ile ilgili açıklamalar.
ADNAN OKTAR: Tevbe Suresi, 32. Şeytandan Allah’a sığınırım: “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” 2002 tarihini veriyor. Hz. İsa Mesih (a.s)’ın geldiğini düşündüğümüz tarih. Bakın “ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Televizyonlardan, radyolardan Mehdiyet’i durdurmaya çalışıyorlar, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın gelişini durdurmaya çalışıyorlar, kendi kafalarınca. İttihad-ı İslam’ı durdurmak, Mehdiyet’i durdurmak ana konu haline geldi birçok kişi için. Yani kendi kafalarına göre, Allah'ın nurunu söndürmek istemeleri bu şekilde oluyor. “Oysa” diyor Allah, “kâfirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Tabii kâfirin istememesi ayrıdır, Müslüman’ın istememesi ayrıdır. Kâfir demek, yani küfür içinde olan, Kuran’a zıt anlamdadır, inşaAllah.
33-“elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.” O da, 2005 tarihini veriyor. Bakın ayetler peş peşe.
“Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Bu ayet, 2002.
“elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.” O da, 2005.
Bu ayetleri kardeşlerimiz ezberlesinler. Tevbe Suresi, çok sırlarla dolu bir sure.
39-“yerinize bir başka topluluğu getirip değiştirecektir.” O da, 2010. Hz. Mehdi (a.s) ve talebelerine bakıyor.
Sayın Adnan Oktar'ın 5 Aralık 2012 tarihli sohbetinden Kuran'da Mehdiyet ile ilgili ayet tefsirleri
ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah diyor ki; Rad Suresi, 42’de; şeytandan Allah’a sığınırım; “Bu yurdun sonu,” dünyanın sonu, “kimindir, inkar edenler pek yakında bileceklerdir.” Yurt, duran bir yurttan bahsediyor: “Bu yurdun sonu kimindir,” “bu yurt kime aittir, kimlerin kontrolündedir, Allah kimlere vermiştir, bunu bilecekler” diyor. Ne zaman? “Pek yakında” diyor. Allah için 1400 sene, 1500 sene uzak bir vakit değil. Bu ayetin ifadesi önümüzdeki yıllarda tahakkuk edecek.
Şuara Suresi, 227; “Zulmetmekte olanlar,” deccaller, “nasıl bir inkılaba uğrayıp,” inkılab; yeni bir değişim, yeni bir hal, yeni bir anlayış, yeni bir hayat; “nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini,” yıkılacaklarını, yok olacaklarını, etkisiz hale geleceklerini , “pek yakında bileceklerdir” diyor, deccaller. Şimdi bunu da görecek insanlar pek yakında. Allah buna da “pek yakında” diyor, buna da “pek yakında” diyor. 1430, 1440 Allah için uzak değil. Ama 1440 tabii çok önemli bir tarihtir.
İsra Suresi, 81; şeytandan Allah’a sığınırım; “De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu.” Mehdiyet geldi mi, deccaliyet gider. “Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.” Yani batıl mutlaka, Darwinizm-materyalizm mutlaka yıkılır. Yani 100 yıl direnmesi, 150 yıl direnmesi önemli değil. Mutlaka yok oluyor. Bak, “hiç şüphesiz batıl yok olucudur” diyor Allah.
Araf Suresi, 137; “Kendisinde bereketler kıldığımız yerin,” Türkiye de bunun içinde; Türkiye, Suudi Arabistan dahil, İsrail dahil, Filistin dahil, Mısır’a kadar; “Kendisinde bereketler kıldığımız yerin doğusuna, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz'afları),” Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri, Hz. Mehdi (a.s) talebeleri hor kılınacaktır. İnsanlar tarafından horlanacaklardır, Hz. Mehdi (a.s) dahil. Ve zayıf bırakılacaklardır. Hakaretlerle, iftiralarla, komplolarla… Kimi mesela mahkemeye verecek, kimi hapsetmeye kalkacak, kimi onları savcılıklara ihbar edecekler Ezmeye çalışacaklar. “Zayıf bırakılanları,” onlara ‘müstaz’af’ diyor Cenab-ı Allah, “(müstaz'afları) mirasçılar kıldık.” “Onlar hakim olacaklar” diyor. Yani Ben-i İsrail, Hz. Davud (a.s)’ın soyu, yani Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri. Biz Ben-i İsrail’iz. Ben Ben-i İsrail’im. Sizler de Ben-i İsrail’siniz. Bizler Mehdi talebesiyiz. Mehdi talebeleri Ben-i İsrail’dir.
Tevbe Suresi, 32; “Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar.” Konuşarak yani. Mesela internette konuşması yazılıyor, kitaplara konuşmaları yazılıyor. Ağızlarıyla derken, ağızlarından çıkan sözler, yani fikirleri. “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Şu anda da bunu yapmaya çalışıyorlar. Dünyanın her tarafında demeçlerle, konuşmalarla, radyo-televizyon programlarıyla. “Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, Hz. Mehdi (a.s) gelmeyecek, Hz. İsa (a.s) gelmeyecek, Hz. İsa (a.s) gelmeyecek…” Allah’ın nurunu, Mehdi (a.s)’ı kendilerince söndürmek istiyorlar. “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.” Bütün kanallarda çıkıyor. “Oysa” diyor Allah, “karşıtlar,” karşıt olan kişiler, “istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Mehdiyeti hakim etmekten başkasını istemiyor Cenab-ı Allah. Ahir zaman işareti. Tabii Hz. Mehdi (a.s)’a karşı olanlar küfür içindedir demiyorum ben. Ama bilgisizlik içindeler. Yanlışlık içindeler.
Yine Saf Suresi, 8; “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar.” O televizyon programlarına bakın. “Mehdi alametleri de çıkmadı, Hz. Mehdi (a.s) de çıkmayacak, Hz. İsa (a.s) inmeyecek, İttihad-ı İslam da olmayacak, İttihad-ı İslam hiçbir zaman için olmaz, insanların beşte biri ancak Müslüman olur, böyle bir şey yoktur” gibi; ağızlarıyla Allah’ın nurunu, İttihad-I İslam’ı, Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkışını, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın çıkışını, insanların mutlu oluşunu durdurmaya çalışıyorlar. “Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır.” “Ben yapacağım” diyor Allah. “Tamamladım” demiyor Cenab-ı Allah, “tamamlayıcıdır.” Nasıl tamamlıyor? Hz. Mehdi (a.s)’la tamamlıyor. Hz. İsa Mesih (a.s)’la tamamlıyor. Öyle olsa Allah, “tamamladım” derdi. “Tamamlayıcıdır” diyor. Tamamlayacak. “Kafirler hoş görmese bile.” “Küfredenler, İslam’a karşı olanlar tabii ki bundan hoşlanmayacaklar” diyor Cenab-ı Allah. Onlar hoş görmese de İttihad-ı İslam olacak. Terör de kalmayacak, anarşi de kalmayacak, silahlar susacak.
Ahzab Suresi, 27; “Ve sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve daha ayak basmadığınız bir yere mirasçı kıldı. Allah, her şeye güç yetirendir.” “Bütün dünyaya hakim olacaksınız” diyor Allah. “Topraklarına, yurtlarına, mallarına, ayak basmadığınız her yere mirasçı olacaksınız.” Yani “siz her yerde olacaksınız” diyor Müslümanlara. Ben-i İsrail, yani Mehdi talebeleri. Ben-i İsrail’i Tevrat tarif ediyor: Yakupoğulları’nın yönetimindeki müminler, Müslümanlar. Yani Hz. Mehdi (a.s)’ın liderliğindeki Müslüman milleti, inşaAllah. Onun içerisinde tabii İsrail de var. Onlar da çünkü hakkı, hak olarak, inşaAllah ilerde kabul edecekler. İlk önce Tevrat’ın aslına uyacaklar. Hz. Mehdi (a.s) onları Tevrat’ın aslıyla yönetecek. Yakupoğulları’na bir mirasçı olarak, bir güzellik olarak, bir koruyucu olarak. Onları koruyup kollayan; onlara iyilik, bereket, bolluk getiren bir şahıs olarak Hz. Mehdi (a.s) zuhur ettiğinde, Ben-i İsrail 3000 yıldan beri görmedikleri sevinci, mutluluğu, güzelliği yaşayacaklar. Hz. Mehdi (a.s)’ın bir alameti de Hz. Süleyman (a.s)’ın mescidini yapmasıdır. Mescidi yaptığında İsrail bayram edecek, inşaAllah. Hz. Mehdi (a.s) Hz. Musa (a.s)’ın sandığını da getirip, Hz. Süleyman’ın mabedinin önüne koyduğunda, Peygamberimiz (s.a.v) diyor ki; “Pek azı dışında bütün Museviler Müslümanlar olur” diyor. “Çok azı dışında hepsi Müslüman olacaklar” diyor. Bütün vaat olmuş çünkü. Tevrat’ın dediği olmuş. Alenen belli ki Hz. Mehdi (a.s), yani belli ki Mesih (a.s) o. Sandık da gelmiş; sandık zaten Tevrat’a göre alamet, çok net. Sandık sadece onun getirebileceği bir şey, Hz. Mehdi (a.s)’a ait bir şeydir. Sırf o yaptığına göre; o, o. Kuran’da da ona işaret ediyor. “Huzur ve sekinet getirecek size o sandık” diyor. Ona işaret ediyor Allah. Kutsal sandığın bir alamet olduğunu söylüyor Allah, Kuran’da.
Al-i İmran Suresi, 139; “Gevşemeyin” diyor Allah. Gevşemek ne demek? Teyakkuzu azaltmak, sıklığı azaltmak, presi azaltmak, güçlü atakları azaltmak, gevşemek. “Çok güçlü olun” diyor Allah, “çok atak olun.” “Üzülmeyin.” Haram kılmış. Bütün Müslümanlara Allah bu ayetle üzülmeyi haram kılmış. Gevşemeyi de haram kılmış. Teyakkuz ve atak halinde olacak. Üzülmeyi de haram kılmış. “Eğer gerçekten iman etmişseniz,” samimi iman ediyorsanız, “en üstün olan,” her yönden ama; askeri, siyasi, politik, her yönden; “üstün olan sizsiniz” diyor Allah. “Size söz veriyorum, garanti veriyorum” diyor Allah. Mehdiyet’in bir başka açıklamasıdır bu ayet.
Hac Suresi, 41; “Onlar ki,” yani Mehdi talebeleri; ‘onlar ki dediği’, ayetin ifadesi o, inşaAllah. “Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir,” yeryüzü neresi? Dünya. Dünyada kendilerini yerleştirir, bütün dünyaya hakim eder, “iktidar sahibi kılarsak,” dünyanın iktidarına, dünya devletine hükümet ettiğinizde ki edeceksiniz, “iktidar sahibi kılarsak, onlar dosdoğru namazı kılarlar.” Hz. Mehdi (a.s) ve talebeleri. Dosdoğru namaz, tam tarif edildiği gibi. “Zekatı verirler,” bol bol mal dağıtırlar. Hz. Mehdi (a.s)’ın şeyi odur. “Gelir, iki rekat namaz kılar” diyor; “zekatı verirler, malı dağıtırlar.” “Marufu emrederler,” güzelliği söylerler. Anarşiden, terörden, savaştan kaçınmayı; kardeşliği, barışı, iyiliği, güzelliği emrederler. “Münkerden sakındırırlar.” Kan dökmekten, şiddetten, savaştan kaçındırırlar. “Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.” “Hepsini Allah yapar” diyor Allah ayette.
Yunus Suresi, 82; şeytandan Allah’a sığınırım; “Allah, suçlu-günahkarlar istemese de”, “suçlu ve günahkarlar istemezler” diyor Allah. Neyi? Hakkı. Hak ne? İslam. “Hakkı (hak olarak) Kendi kelimeleriyle,” Kuran’ın hükmüyle, Kuran’ın kelimeleriyle, Hz. Mehdi (a.s)’ın dilinden dökülen kelimelerle, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın ağzından çıkan kelimelerle, Kuran hükümleriyle, “gerçekleştirecektir.” Gerçekleştirecek ne demek? Vaatten gerçekleşmeye dönüşecek. Gerçekleştirecek ne demek? Somut, elle tutulur, net hale gelecek. Yani olay tahakkuk edecek, gerçekleştirilecektir. “Suçlu-günahkarlar istemese de,” yani “onlar direnecekler” diyor, karşıtlar direnecekler. “Hakkı (hak olarak) Kendi kelimeleriyle gerçekleştirecektir.” “Hak her yere hakim olacak” diyor Allah.
Enbiya Suresi, 18; şeytandan Allah’a sığınırım; “Hayır” diyor Allah,“Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder” diyor. Fikir yapısını; beyinden kasıt, fikir yapısıdır. “Beynini darmadağın eder; patlatır, parçalar beynini” diyor; fikirle, ilimle, akılla. “Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir.” “Bakarsın ki,” “göreceksin” diyor. “Göreceksiniz, bakacaksınız, yok olup gittiğini göreceksiniz” diyor. “Fiilen olacak” diyor. “(Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size.” Hani “tesadüfen oldu, kendi kendine oldu” diyorlar ya Darwinistler; “eyvahlar size” diyor Allah. Çünkü ahirette, cehenneme gittiğinde… Mesela adam Darwinist, Allah’a inanmıyor. Şimdi toprak dümdüz; toprak magma, kaynıyor. Böyle şeytan başı gibi çok itici görünümlü ağaçlar -tek ağaç odur, bitkiler- meyvesi öyle, şeytan başı gibi ve pis kokulu, bayağı iğrenç kokulu bir ağaç. Böyle irin denizleri var, irin gölleri var; onların protein kaynağı olacak. Bir de kaynar su, kaynayan su. Şimdi tesadüf demiyor muydu bunlar? “Tesadüfen oluşmuş bitki işte bu” diyor Cenab-ı Allah. “Öyle inanıyorsunuz ya” diyor, tesadüf gibi olan. “Tesadüf değil, Ben yarattım ama sizin kafanıza göre tesadüf böyle olmuyor mu?” diyor Allah. “Bu bitkiyi, o zaman bu meyveyi yiyeceksiniz” diyor. Böyle mis gibi kokan çilekler, portakallar, mandalinalar; mis gibi kokan kavun, karpuz; siz bunlara tesadüf diyordunuz. “Tesadüf öyle olmaz, böyle olur” diyor Allah, sizin zihniyetinize göre. “Şimdi yiyin bunu” diyor Allah. Pırıl pırıl mis gibi su. Oranın suyu leş gibi kükürt kokar. Kaynar ve tuzlu, pis bir su; her yerde vardır bu, yeryüzünde de vardır kaynar magma. Birçok yerde var, görüyorsunuz. “Su olarak bunu içeceksiniz” diyor Allah. “Tesadüf demiyor muydunuz?” diyor. “İşte tesadüf olunca böyle olur” diyor Allah. İnşaAllah. Sizin inancınıza göre. Çünkü yerde magma olduğuna göre, suyu da ısıttığına göre o; kara toprağın içinden, kükürdün içinden, tuzun içinden geçerek geldiğine göre bu su, sizin tesadüf inancına göre bunun kükürtlü, civalı, leş gibi kokan, bulanık, çamurlu, kaynar bir su olması lazım. Makul bu değil mi, onların dediğine göre? “İçin” diyor Allah şimdi. Adam inat ediyor zaten yine orada. Darwinist yine inat ediyor. “Evrimle oldu” diyor. “O zaman evrimle olduysa, böyle olmuyor mu?” diyor. Adam da inkar edemiyor. “Evet, evrimle olunca böyle olur” diyor. “Bitki de böyle olur” diyor. İnsan? “İnsanı da ‘evrimle oldu’ diyorsun” diyor. Kafası, başı arkaya dönük insanların, cehennem ehlinin. Yani göğsü düz, bu tarafa doğru; başı sırt tarafını görüyor. “Mutasyon” diyor ya; madem mutasyon, işte mutasyona uğramışsın olarak alacak. Mutasyona inanmıyor musun sen? Başları arkaya dönük, gözü görmüyor. Mutasyon demiyor musun? İşte gözü görmüyor. Kolları tutmuyor, yerde sürünüyorlar. Hani diyordu ya, “yerdeydiler ilk önce, sürüngendiler; sonra yavaş yavaş ayağa kalktı.” “İşte ilk atalarınız gibi oldunuz” diyor Allah da. “İnanmıyor musunuz?” diyor Allah. “Yerde sürüngendik” diyordunuz. “Önce gözler görmüyordu, evrimle oldu” diyordunuz. “İşte gözünüz görmüyor” diyor Allah. Ayette var, “gözleri görmez” diyor. Yerde süründürüyor Allah, sürünme var. O da yine “sürüngenlerden olduk” diyorlar, Allah onu meydana getiriyor. Reddedeceği bir durum var mı? Yok. İnancına göre öyle işte. Kendi inancını yaşamış oluyor. Sürekli de bu inancı muhafaza ediyor zaten, hiç bir şekilde vazgeçmiyorlar. Diyorlar ki; “Rabbinize söyleyin de o nimetlerden bize de versinler” diyor. Orada cehennem melekleri var, onlar ara ara geliyorlar, onların aracı olmasını istiyorlar. “Ya Rabbi bize o nimetlerden ver” demiyor. “Rabbinize söyleyin de bize onlardan versin” diyor. Daha hala inat ediyor. Cehennem tabaka tabakadır, çeşit çeşittir. Mesela bazı insanlar vardır, sırf Allah’ı inkar eder ama hiç kimseye kötülüğü olmaz. Yani dürüst, normal yaşar ama evrimci; onlara öyle bir ortam oluyor. Fakat böyle kötü mahalleler, soğuk mahalleler… “Nimeti Allah yarattı” demiyor ya, bütün nimetlerin alındığı bir ortamda Allah yaşatıyor. Onun inancına uygun bir ortamda yaşatıyor. “Allah yapmadı” dediği her şeyi Allah, orada ona, onun dediği inançla yaratıyor. Allah’a vermiyor ya bu şeyleri, onların hepsini alıyor Allah. Ama ateşte de yakmıyor. Ateşte yakmıyor, sadece duruyor. Sıkılmayla Allah bunaltıyor onları da, sıkılıyorlar. Biz nasıl televizyonda haberler seyrederken güzel bir yer gördüğümüzde imreniyoruz, kötü bir yer gördüğümüzde de Allah’a sığınıyoruz. Onlar da sürekli televizyondan bakar gibi cennet ehlini görüp, kıyas yapıp, onun sıkıntısını çekecekler. Sürekli bunalacaklar. Mesela bazı kişiler var; Allah’a, dine inanıyor ama İslam’ın, Kuran’ın hükümlerini hiç yapmıyor. Kavgacı, dedikoducu, laf sokuyor, milletle uğraşıyor ama Allah’a, dine muhalif her şeyi de yapıyor. “İnanıyorum” diyor ama inanmıyor. Laf götürüyor getiriyor, kavga imkanı olduğunda hemen kavga yapıyor. Cehennemde de bunlar sürekli kavga ediyorlar, ayette açıklanmış. Birbirlerini kolluyorlar, sürekli arıyorlar karanlık cehennem mahallelerinde, cehennem sokaklarında. Mesela bunlar da öyle; suçu ağır olmayanlar yanmaz ateşte. Yani herkes ateşte yanmaz. Suçunun derecesine göre yapılır. Tabaka tabakadır. Mesela münafıklar cehennemin en aşağı tabakasındadır. Onlara çok şiddetli azap yapılıyor. Mesela daha üst tabakalar var; çok çok daha sakin cehennem tabakaları var. Bediüzzaman da onu anlatıyor, çok çok sakin. Ama sıkıntıyla Allah orada azap yapıyor. Dümdüz çöl gibi bir ortam; oturuyor, dedikodu yapıp oturuyor. Sürekli görüyor cennet ehlini. Mesela yüz bin sene geçiyor, bunalıyor; sıkıntıdan delirecek böyle. Bir yüz bin sene daha geçiyor, öyle oturuyor. Çünkü önem vermemiş; dine, Allah’a önem vermemiş; İslam’a önem vermemiş, gereksiz görmüş. Müslümanlarla alay etmiş. Cennete de sokulamadıkları için, Allah orada sadece sıkıntıyla bunaltıyor. Öyle duruyor. Ama anlamıyor tabii sıkıntıdan, ondan da anlamıyor. Birbirleriyle dalaşıyor. O, onu cehenneme kim düşürdü, onu arıyor; o, onu cehenneme kim düşürdü, onu arıyor. Birbirlerine dalaşıyorlar. Birbirlerini kovalıyorlar cehennem mahallelerinde. Yani onların meşguliyeti bu. “Cennet ehli de güzel bir meşguliyet içindedir” diyor Allah ayette. Onlar da kötü bir meşguliyet içindeler. Sıkıntıdan birbirleriyle uğraşıyorlar cehennemde. O, ona dedikodu yapıyor; o, onun lafını götürüp getiriyor; o, ona saldırıyor, kavga ediyor. Bütün hayatı öyle geçmiş oluyor. Ölmek de istemiyorlar bunlar zaten. Sorsan, “ölmek istiyor musun?” diye; “Ölmek istemiyorum” diyor. Allah’ı kabul ediyor mu? Etmiyor. Ama bir kısmı; “Bizi gönder Ya Rabbi, çok mükemmel olacağız” diyor. O zannediyor ki, geri gittiğinde imtihandaki o ortam kalkacak. O şartlarda gideceğini zannediyor. Halbuki unutturulup gönderilir o. Allah; “Gitse de yine aynı şeyleri yaparlar” diyor. Çünkü o cehenneme gitse, ahirete gitse, Allah yeniden dünyaya gönderse; rüyasında gördüğü gibi kabul etse adam, rüyasında kabus görmüş gibi kalksa; “Ne kadar korkunç bir kabus gördüm” diyor. Aynı azgınlığıyla devam eder, daha şiddetli azgınlığıyla devam eder. Vazgeçmiyor. “Onlar yalancıdır” diyor Allah.
Sayın Adnan Oktar'ın 23 Ocak 2013 tarihli sohbetinden ahir zamana işaret eden ayetlerin açıklamaları.
ADNAN OKTAR: Yunus Suresi, 55.
GÜLŞAH HANIM: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Haberin olsun, göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Allah'ındır. Haberin olsun; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; ancak onların çoğu bilmezler.”
ADNAN OKTAR: Allah’ın vadi haktır, insanların çoğu bilmezler. Ebcedi kaç? 2025. Bir tane tarih var; 2025. “Göktekilerin ve yerdekilerin tümü gerçekten Allah'ındır.” Hz. İsa (a.s)’da, Hz. Mehdi (a.s)’da, Allah’ın. “Haberin olsun” diyor Allah, uyarıyor, “şüphesiz Allah'ın va'di haktır.” Neyi vaad etti? Hz. Mehdi (a.s)’ı, hak diyor Allah, Hz. İsa Mesih (a.s), hak, dabbetü’l arz çıkacak, hak.
Yunus Suresi, 62
EBRU HANIM: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Haberiniz olsun; Allah'ın velileri, onlar için korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır.”
ADNAN OKTAR: “Onlar için” Allah’ın velileri için “korku yoktur” diyor. Hz. Mehdi (a.s) için korku var mı? Yok. Mahzun oluyor mu? Olmuyor. Hz. İsa Mesih (a.s) için var mı? Yok. Mahzun olacak mı? Yok. Ebcedi kaç? 1993. Mehdiyet’in en zor dönemleri. Allah diyor ki; “Onlar için korku yoktur.” 1993’te demek ki, bir saldırı var Mehdiyet’e. “Mahzunda olmayacaklardır” diyor Allah, hiçbir şey olmayacak” diyor. Kim bilir, 1993’te neler oldu. Bakın, korku da olmayacak, mahzunda olmayacaklar diyor, çünkü koç yiğit delikanlıdır Hz. Mehdi (a.s)’ın talebeleri. Demek ki, 1993’te bir felaket var. Ve onlar da ne korkuyorlar, ne mahzun oluyorlar. Hz. Mehdi (a.s)’ı gördüğümüzde sorarız, ne oldu 1993’te diye.
Yunus Suresi, 47
EBRU HANIM: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.”
ADNAN OKTAR: “Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman” ebcedi; 2021. Yani imamları, elçileri, tebliğcileri geldiği zaman. Bir tane ebcedi var; 2021 çıkıyor. “Her ümmetin bir resulü vardır.” Müslümanların şu anki imamı kim? Hz. Mehdi (a.s). “Onlara resulleri geldiği zaman” onlara Mehdileri geldiği zaman, ebcedi; 2021. “Allah, kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip, iletir.” Ebcedi; 1998 tarihini veriyor. Bir tane ebcedi var.
20-“ Bir de derler ki: "Rabbinden üzerine bir ayet (mucize) indirilse ya!." De ki: "Gayb yalnızca Allah'ındır, siz bekleyedurun; ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim."
Biz de ne diyoruz; siz bekleyedurun, biz de sizlerle bekliyoruz. Ebcedi; 2002, bir tane.
Yunus Suresi 14-“ Sizi yeryüzünde halifeler kıldık.” Ebcedi; 2048, dünya hakimiyetinin tarihi. Bakın “sizi yeryüzünde” bütün yeryüzünde halifeler kıldık” diyor Allah, müjde veriyor. Bir tane ebcedi var; 2048, dünya hakimiyeti. 14. ayet, zaten hicri 1400’e de bakıyor. Mehdiyet’in, anlı şanlı dünya hakimiyeti tarihi, inşaAllah.
Tevbe Suresi, 128-“Ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.” “Bir elçi gelmiştir” ebcedi; 1990. Bu kadar tevafuk olur mu? Nerede Mehdiyet’i işaret eden ayet varsa, mutlaka Mehdiyet’in tarihini veriyor. Bu mucize, yer yerinden oynardı dünya bilse bunu, insanlar anlasa bunu, yer yerinden oynar. Bakın “bir elçi gelmiştir” bir tane ebcedi var; 1990. Tebliğ için bir Mehdi gelmiştir; 1990.
Yunus Suresi, 2-“İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar” yani onlara tebliğ yap, ebcedi; 2002. Yani bu kadar tevafuk olur mu? MaşaAllah.
Tevbe Suresi, 82-“Öyleyse kazandıklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar.” Adamlarda sürekli alıyor. Müslüman gülecek. Zırıl zırıl ağlıyorlar. “Öyleyse kazandıklarının cezası olarak” diyor Allah, müşriklere, münafıklara bela olarak ceza olarak ne diyor; “az gülün, çok ağlayın” diyor. Adamlar da diyor ki, ‘biz zırıl zırıl ağlarız böyle gece gündüz’ diyor. ‘Ağlayın, gülmeyin’ diyor. Allah da öyle diyor zaten münafıklara, kafirlere “ağlayın” diyor. Onun için cehaletle bunu yapanları tenzih ediyorum, bilgilerini düzeltsinler, müşriklerin, münafıkların cezası olarak Allah, ağlamayı söylüyor, ağlamayı bela olarak söylüyor. Bilgisi olmayanları tenzih ediyorum.
67-“ Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar.” Münafık erkekler ve münafık kadınlar aynı kafadalar.
48-“ Sonunda onlar, istemedikleri halde hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıkıp-üstünlük sağladı.” Ebcedi; 2025. Hakimiyet ayetleri belirlidir Kuran’da, hepsi Hz. Mehdi (a.s)’ın tarihini veriyor. Mesela 3918 yapabilir, 4721 yapabilir, 5812 yapabilir, 1873 yapabilir, tam tarihi veriyor; 2025. Bakın “sonunda onlar, istemedikleri halde” yobazı, üç kağıtçısı, narcısı “istemedikleri halde hak geldi.” Hak olan nedir? Hz. Mehdi (a.s), inşaAllah ona işaret ediyor, “hak geldi ve Allah'ın emri” Kuran, Kuran’a dayalı ahlak sistemi, Allah’ın hakimiyeti, “Allah’ın emri ortaya çıkıp” görünür hale gelip, zahir olup, “üstünlük sağladı.” Ezdi fikren, düşünceyle, ilimle irfanla üstünlük sağladı. Ebcedi; 2025. Bakın anlama bakın, ebcede bakın.
Cenab-ı Allah ayetin öncesinde de diyor ki; “Andolsun, daha önce onlar fitne aramışlardı. Ve sana karşı birtakım işler çevirmişlerdi.” Ahlaksızlık yapmışlardı, oyun oynamışlardı, seni tutuklatmaya, hapsetmeye, aleyhinde faaliyetler yapmaya kalkmışlardı. “Sonunda onlar, istemedikleri halde” diyor Allah, senden nefret ettikleri halde “hak geldi ve Allah'ın emri ortaya çıktı” zahir oldu-görüldü, insanlar gördü, “ortaya çıkıp-üstünlük sağladı” yani fikren ezip geçti diyor Allah. Bir tane ebcedi var; 2025.
39- “Siz O'na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz.” Ebcedi; 2010. Bediüzzaman’da 2010 tarihini veriyor. 1910’du, “eğer şeddeli lamlar ve mim ikişer sayılsa, bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar, Mehdi ve şakirtleri olabilir” diyor. Ayette de ne diyor; “Siz O'na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Allah, her şeye güç yetirendir” diyor Cenab-ı Allah.
40-“ İnkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçalttı” yok etti; 1998. Bir tane ebcedi var; 1998. Kardeşim, en azılı imansız bile Kuran’ın mucizelerini görse iman eder ama dünyanın bu harikalardan haberi yok.
32-“ Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” Ebcedi; 2002.
33-“ Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için” ebcedi; 1980. Ayetler peş peşe, bu çok acayip değil mi? “Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için” ne kadar din, inanç varsa, hepsini üstün kılmak ve dünya hakimi yapmak için, “elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.”
36-“ Onların sizlerle topluca mücadele etmesi gibi, siz de müşriklerle topluca mücadele edin” diyor Allah. Bakın ayrı değil, cemaatlere, gruplara ayrılarak değil, topluca bir arada. Mehdiyet’in yapacağı da, budur.
Enfal Suresi, 46-“ Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin” diyor Allah, “çözülüp yılgınlaşırsınız.” Şu an Müslümanlar ne oldular? Çözüldüler, çözülme nasıl oluyor, parçalıyken çözülmüş oluyor, parçalanıyor, “yılgınlaşırsınız” nasıl yılgınlaştılar Müslümanlar, “gücünüz gider” diyor, zaten ‘gücümüz ne ki, gücümüz kalmadı’ diyor. Her Müslüman, ayrı ayrı yalvarıyor, ‘bizi kurtarın.’ Oraya gidiyorsun o diyor ki ‘beni kurtarın, öteki diyor ki ‘beni kurtarın.’ Kardeşim bir araya gelin, konuyu bitirin. Bir araya geldiğinizde bağırmanıza gerek yok bizi kurtarın demenize, size zaten kimse güç yetiremez. Sen paramparça olursan, işte lokma lokma yerler. Ama bir araya getirilsen sen, beni kurtarın diye niye bağıracaksın ki? Senin yanına kimse cesaret edemezler, yanına dahi gelemezler. Bakın “gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir” diyor Allah.
39-“ Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla mücadele edin” diyor Allah. Yani anarşi terör kalmayıncaya kadar, Darwinizm-materyalizm kalmayıncaya kadar, İslam dini her yere yayılıncaya kadar, bakın çünkü Allah diyor ki; “dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar” bir tane din kalıncaya kadar, her yere din hakim oluncaya kadar “onlarla mücadele edin.” Oradaki kıtal, mücadele edin anlamındadır.