Kuran Tefsiri >
Vakıa Suresi, 70
1 - Fatiha Suresi
2 - Bakara Suresi
3 - Ali İmran Suresi
4 - Nisa Suresi
5 - Maide Suresi
6 - En'am Suresi
7 - Araf Suresi
8 - Enfal Suresi
9 - Tevbe Suresi
10 - Yunus Suresi
11 - Hud Suresi
12 - Yusuf Suresi
13 - Ra'd Suresi
14 - İbrahim Suresi
15 - Hicr Suresi
16 - Nahl Suresi
17 - İsra Suresi
18 - Kehf Suresi
19 - Meryem Suresi
20 - Taha Suresi
21 - Enbiya Suresi
22 - Hac Suresi
23 - Mü'minun Suresi
24 - Nur Suresi
25 - Furkan Suresi
26 - Şuara Suresi
27 - Neml Suresi
28 - Kasas Suresi
29 - Ankebut Suresi
30 - Rum Suresi
31 - Lokman Suresi
32 - Secde Suresi
33 - Ahzab Suresi
34 - Sebe Suresi
35 - Fatır Suresi
36 - Yasin Suresi
37 - Saffat Suresi
38 - Sad Suresi
39 - Zümer Suresi
40 - Mü'min Suresi
41 - Fussilet Suresi
42 - Şura Suresi
43 - Zuhruf Suresi
44 - Duhan Suresi
45 - Casiye Suresi
46 - Ahkaf Suresi
47 - Muhammed Suresi
48 - Fetih Suresi
49 - Hucurat Suresi
50 - Kaf Suresi
51 - Zariyat Suresi
52 - Tur Suresi
53 - Necm Suresi
54 - Kamer Suresi
55 - Rahman Suresi
56 - Vakıa Suresi
57 - Hadid Suresi
58 - Mücadele Suresi
59 - Haşr Suresi
60 - Mümtehine Suresi
61 - Saff Suresi
62 - Cum'a Suresi
63 - Münafikun Suresi
64 - Tegabün Suresi
65 - Talak Suresi
66 - Tahrim Suresi
67 - Mülk Suresi
68 - Kalem Suresi
69 - Hakka Suresi
70 - Mearic Suresi
71 - Nuh Suresi
72 - Cin Suresi
73 - Müzzemmil Suresi
74 - Müddesir Suresi
75 - Kıyamet Suresi
76 - İnsan Suresi
77 - Mürselat Suresi
78 - Nebe' Suresi
79 - Nazi'at Suresi
80 - Abese Suresi
81 - Tekvir Suresi
82 - İnfitar Suresi
83 - Mutaffifin Suresi
84 - İnşikak Suresi
85 - Buruc Suresi
86 - Tarık Suresi
87 - A'la Suresi
88 - Gaşiye Suresi
89 - Fecr Suresi
90 - Beled Suresi
91 - Şems Suresi
92 - Leyl Suresi
93 - Duha Suresi
94 - İnşirah Suresi
95 - Tin Suresi
96 - Alak Suresi
97 - Kadir Suresi
98 - Beyyine Suresi
99 - Zelzele Suresi
100 - Adiyat Suresi
101 - Kaari'a Suresi
102 - Tekasür Suresi
103 - Asr Suresi
104 - Hümeze Suresi
105 - Fil Suresi
106 - Kureyş Suresi
107 - Ma'un Suresi
108 - Kevser Suresi
109 - Kafirun Suresi
110 - Nasr Suresi
111 - Mesed Suresi
112 - İhlas Suresi
113 - Felak Suresi
114 - Nas Suresi
1
- Vakıa (kesin bir gerçek olan kıyamet) vuku bulduğu zaman,
2
- Onun vukuuna (gerçekleşmesine artık) yalan diyecek yoktur.
3
- O aşağılatıcı, yücelticidir.
4
- Yer, şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldığı,
5
- Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı,
6
- Derken toz duman halinde dağılıp-savrulduğu,
7
- Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman;
8
- İşte o "Ashab-ı Meymene", ne (kutludur o) "Ashab-ı Meymene".
9
- "Ashab-ı Meş'eme" ne (mutsuz ve uğursuzdur o) "Ashab-ı Meş'eme".
10
- Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir.
11
- İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.
12
- Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde;
13
- Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,
14
- Birazı da sonrakilerden.
15
- 'Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler.
16
- Karşılıklı yaslanmışlardır.
17
- Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır;
18
- Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,
19
- Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir.
20
- Arzulayıp-seçecekleri meyveler,
21
- Canlarının çektiği kuş eti.
22
- Ve iri gözlü huriler,
23
- Sanki saklı inciler gibi;
24
- Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur);
25
- Orada, ne 'saçma ve boş bir söz' işitirler, ne günaha sokma.
26
- Yalnızca bir söz (işitirler:) "Selam, selam."
27
- "Ashab-ı Yemin", ne (kutludur o) "Ashab-ı Yemin."
28
- Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları),
29
- Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları,
30
- Yayılıp-uzanmış gölgeler,
31
- Durmaksızın akan su(lar);
32
- Ve (daha) birçok meyveler arasında,
33
- Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler).
34
- Yükseklere-kurulmuş döşekler (sedirler).
35
- Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık.
36
- Onları hep bakireler olarak kıldık,
37
- Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt,
38
- "Ashab-ı Yemin" olanlar için.
39
- (Bunların) Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,
40
- Birçoğu da sonrakilerdendir.
41
- "Ashab-ı Şimal", ne (mutsuzdur o) "Ashab-ı Şimal."
42
- Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su,
43
- Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler.
44
- Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim).
45
- Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
46
- Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı.
47
- Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"
48
- "Önceden gelip-geçmiş atalarımız da mı?"
49
- De ki: "Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de."
50
- "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."
51
- Sonra gerçekten siz, ey sapık olan yalanlayıcılar,
52
- Şüphesiz zakkum olan bir ağaçtan yiyeceksiniz.
53
- Böylece karınları(nızı) ondan dolduracaksınız.
54
- Onun üzerine de alabildiğine kaynar sudan içeceksiniz.
55
- Üstelik 'içtikçe susayan hasta develerin' içişi gibi içeceksiniz.
56
- İşte bu, onların din (hesap ve ceza) gününde şölenleridir.
57
- Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz?
58
- Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü?
59
- Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa Yaratıcı Biz miyiz?
60
- Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmiş değildir;
61
- (Yerinize) Benzerlerinizi getirip-değiştirme ve sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde-inşa etme konusunda.
62
- Andolsun, ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?
63
- Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü?
64
- Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz?
65
- Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız.
66
- (Şöyle de sızlanırdınız:) "Doğrusu biz, ağır bir borç altına girip-zorlandık."
67
- "Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık."
68
- Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü?
69
- Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz?
70
- Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz gerekmez mi?
71
- Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü?
72
- Onun ağacını sizler mi inşa ettiniz (yarattınız), yoksa onu inşa eden Biz miyiz?
73
- Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.
74
- Şu halde büyük Rabbini ismiyle tesbih et.
75
- Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim.
76
- Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.
77
- Elbette bu, bir Kur'an-ı Kerim'dir.
78
- Saklanmış-korunmuş bir Kitap'ta (yazılı)dır.
79
- Ona, temizlenip-arınmış olanlardan başkası dokunamaz.
80
- Alemlerin Rabbinden indirilmedir.
81
- Şimdi siz bu sözü mü hor görüp-küçümsüyorsunuz?
82
- Ve rızkınızı (Kur'an'dan yararlanma nimetini bırakıp onu) mutlaka yalan saymaktan ibaret mi kılıyorsunuz?
83
- Hele can boğaza gelip dayandığında,
84
- Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,
85
- Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.
86
- İşte o vakit, eğer ceza görmeyecek iseniz,
87
- Eğer doğru söylüyorsanız, onu, (çıkmakta olan canı) geri çevirsenize.
88
- Eğer o (ölecek kişi), yakın kılınan (mukarreb olan)lardan ise,
89
- Bu durumda rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur).
90
- Ve eğer "Ashab-ı Yemin"den ise,
91
- Artık, "Ashab-ı Yemin"den selam sana.
92
- Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise,
93
- Artık (onun için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır.
94
- Ve çılgınca yanan ateşe bir atılma da.
95
- Şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir (Hakku'l-Yakin).
96
- Öyleyse büyük Rabbini ismiyle tesbih et.
Vakıa Suresi, 58, 70 Ayetlerinin Tefsiri
Sayın Adnan Oktar'ın 11 Ocak 2010 tarihli röportajından Vakıa Suresi ile ilgili açıklamalar.