ADNAN OKTAR: ... Şeytandan Allah’a sığınırım, Yusuf Suresi, 87: “"Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden” yani asrımıza bakan yönüyle, Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.)’dan, “bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin.” Yani “onlar çıkmayacak, onlar zuhur etmeyecek, İslam ahlakı dünyaya hakim olmayacak” demeyin. Ahir zamana bakan şekliyle anlatıyorum. “Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez” diyor Allah, değil mi? Adam ne diyor? “Olmaz bu yüzyıl da, bitti. Mehdi (a.s.) de çıkmaz, İsa (a.s.) da gelmez, hiçbir şey olmaz” diyor. Bak Allah diyor ki; ”Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası, Allah’ın rahmetinden umut kesmez” diyor. 90’da soruyorlar; “"Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?" dediler. "Ben Yusuf'um" dedi.” Mehdi (a.s.) kendini tanıtıyor, “ben Yusuf’um.” Tabii bunun çok anlamları var da, şu an anlatamayız. Sonra anlatacağız inşaAllah. “Ve bu da kardeşimdir.” “Dediler ki: "Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir."” Mehdi (a.s.)’ye de bunu söyleyecekler. “Allah adına, hayret” diyecekler. “Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir ve biz de gerçekten hataya düşenler idik.” “Hata yaptık” diyecekler. “Mehdi (a.s.) çıkmayacak” diyecekler, değil mi? “İsa (a.s.) çıkmayacak, İslam ahlakı dünyaya hakim olmayacak” diyenler, ne diyecekler? “Biz de gerçekten hataya düşenler idik” diyecekler. “Dedi ki: "Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur."” “Cahilsiniz, yapmışsınız bir kere” diyecek, değil mi? “Sizi Allah bağışlasın. O, merhametlilerin (en) merhametlisidir” diyor Cenab-ı Allah. Ayette böyle belirtiyor, Hz. Yusuf (a.s.)’un diliyle. 93’de; “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin.” Sevinç, insanın gözünü güzelleştirir, sağlığa kavuşturur. Birçok hastalığın sebebi üzüntüdür. Sevinç de birçok hastalığı giderir. Kuran ona işaret ediyor. “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün.” “Bu Yusuf’un gömleği” diyorlar, yüzüne sürüyorlar. Müthiş seviniyor babası. Gözünde rahatsızlık var, bir anda geçiyor gözündeki rahatsızlık. Kısa sürede geçiyor, sevincinden. Allah vesile ediyor. “Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin. Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: "Eğer beni bunamış saymıyorsanız," ” Peygamberlerde bunama olmaz, Kuran buna işaret ediyor, “"Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf’un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum."” Şimdi Ahir zamanda yapılacak bir olay, teknolojinin ilerleyeceği noktayı Kuran bu şekilde açıklar. Ne olacak, anladığımız? Ne olmuş oluyor? Koku nakli olacak. Yani televizyon gibi mesela; açacağız düğmesini, bir basacağız, orada bize mesela gül kokusu oluşacak. Bir basacağız, karanfil kokusu oluşacak. Nasıl oluyor? Olduğunda görürsünüz. Çünkü beyne giden elektrik dalgalarının, koku dalgalarının aynısını elde edecekler. Beyne giden koku dalgalarının aynısını elde edecekler. Onu bizim vücudumuz algıladığında o kokuyu aynısı ile duyacağız, inşaAllah. "Allah adına, hayret" dediler. "Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın” diyorlar.Bab alarını kınamaya kalkıyorlar. 107. ayette; “Şimdi bunlar, kendilerine Allah'ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelmesinden,” çok çaplı bir bela; mesela bir yanardağ patlaması olur, mesela bir nükleer saldırı olabilir yahut bir nükleer patlama olabilir, “Allah’ın azabından kapsamlı bir bürümenin,” bürüme; her yeri kaplaması, “gelmesinden veya onların hiç haberleri yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular?” diyor Allah. “De ki: "Bu, benim yolumdur. Bir basiret üzere Allah'a davet ederim.” Mehdi (a.s.)’nin de bir metodudur bu, değil mi? “Ben ben ve bana uyanlar da. Ve Allah'ı tenzih ederim, ben müşriklerden değilim.” Yani “Allah’a şirk koşmuyorum” diyor. Bak; “bir basiret üzere Allah'a davet ederim; ben ve bana uyanlar da.” Aynı şekilde onlar da bir basiret üzere Allah’a davet ediyorlar, inşaAllah. “Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları,” yalanlanıyorlar artık. Diyorlar; “Mehdi (a.s.) gelmeyecek, İsa (a.s.) gelmeyecek.” Ümitlerini kesiyorlar. Diyor ki: “Artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir.” “Biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu-günahkarlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir.” Yani pislik yapanları Allah, “mutlaka bir bela ile cezalandıracağım” diyor. “Ya bir hastalıkla, ya bunalımla, ya bir acı çekeceği bir şeyle mutlaka bir bela veririm” diyor Allah. Yani “rahat gezemezler” diyor Allah, inşaAllah...
(Adnan Oktar’ın 14 Temmuz 2010 tarihli röportajından açıklamalar)
Adnan Oktar’ın 10 Mart 2010 tarihli TV Kayseri röportajından
ADNAN OKTAR: Bak Hz. Yusuf (a.s.)’ı özellikle diyor ki, “Mehdi (a.s.) Hz. Yusuf (a.s.)’a benzer” diyor. “Ne yönden” diyor, “zindan yönünden”. Demek ki aynı Hz. Yusuf (a.s.)’a benzer bir iftira da Hz. Yusuf (a.s.)’a atıldığı gibi Mehdi (a.s.)’a atılacak iftira. İnşaAllah. Ve haklı olduğu bilinmesine rağmen, yani Mehdi (a.s.)’ın haklı olduğu bilinmesine rağmen yine hapis yatacak. Buna dikkat çekilmiş inşaAllah.
12. suredir Hz. Yusuf Suresi. 111 ayettir inşaAllah. “Hani Yusuf babasına, babacığım”, şeytandan Allah'a sığınırım, “gerçekten ben rüyamda 11 yıldız, güneş ve ayı gördüm. Bana secde etmektelerken gördüm” diyor. Bir kere yıldız. Yıldızlar şu an, mesela Halley Kuyruklu Yıldızı, Mehdi (a.s.)’a hizmet etti. Özel olarak değil mi? Diyor ki burada, ne diyor? “Bana secde etmektelerken gördüm” diyor. Yani Hz. Yusuf (a.s.)’ın emrindeler bu yıldızlar. Şimdi Ahir zamanda da mesela Lulin Kuyruklu Yıldızı Hz. Mehdi (a.s.)’a hizmet ediyor. Ona bir alamet olarak geliyor. “Ben” diyor, “Hz. Mehdi (a.s.)’ı müjdelemeye geldim” diyor koskoca kuyruklu yıldız. İki taraftan ışık saçarak geliyor. “Niye geldin” dediğimizde, “ben” diyor, Hz. Mehdi (a.s.)’ı müjdelemek için Allah tarafından gönderildim” diyor. Değil mi? Yani lisan-ı haliyle bunu söylüyor. Halley Kuyruklu Yıldızı ne yapıyor? “Ben de Mehdi (a.s.)’ı müjdelemek için geldim” diyor. “Beni gördüğünüzde bilin ki Mehdi (a.s.) gelmiştir” diyor. Lulin geldiğinde ne diyor? “Beni gördüğünüzde bilin ki Mehdi (a.s.) gelmiştir ve ben gelmeden önce kuraklık olacak, ben geldikten sonra yağmurlar yağacak” diyor lisan-ı haliyle.
Bakın burada da Kuran buna işaret ediyor. Yani yıldızlar nasıl Yusuf’un emrindeyse, ona bir işaret ve ona bir müjdeyse, onu tebşir ediyorsa, aynı şekilde Hz. Mehdi (a.s.)’ı da tebşir ediyor ve müjdeliyor yıldızlar. Ona açıkça burada işaret var. “Demişti ki oğlum”, şeytandan Allah'a sığınırım, “rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insanlar için apaçık bir düşmandır. Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim, İshak’a tamamladığı gibi senin ve Yakup ailesinin üzerindekini nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir”. Bakın, “böylece Rabbin seni seçkin kılacak”, 2020 ebcedi. Mehdi (a.s.)’ın çıkış tarihi, ortaya çıkışı 2020 ebcedi. 5 ve 6. ayetlerde bu var. 5 ve 6: “Demişti ki oğlum rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa sana tuzak kurarlar”. Mesela Mehdiyetin de açıklanmasıyla beraber bütün anti Mehdi hareketlerde biliyorsunuz, muazzam bir depreşme başladı. Bir kısmı derken “Mehdi (a.s.) çıkmıştır”, bir kısmı “Mehdi (a.s.) çıkacaktır, ama 570 yıl sonra çıkacaktır”. Bir kısmı “Mehdi ruhtur, televizyon yayınları gibidir, görünmez. Televizyon dalgaları gibidir” dedi. Bir kısmı “şahs-ı manevidir, fikir sistemidir, Mehdi diye bir şey yok” dediler. Ve her yerde bir anti Mehdi hareket başladı değil mi? “Mehdi gelmeyecek” demeye başladılar. Bakın Kuran buna işaret ediyor. “Demişti ki oğlum rüyanı kardeşlerine anlatma”. Biz mesela şimdi Mehdiyet’i bir anlattık, dediler “sen Mehdilik iddia ediyorsun o zaman. Sen nasıl anlatırsın böyle bir şeyi, bu fitnedir” diyorlar. “Mehdi konusunu biz eskiden beri hep gizlerdik, gizli tuttuğumuz bir konuydu, sen bunu niye ortaya çıkarttın? Niye anlatıyorsun” diyorlar. Mesela bak bana bile Mehdi öncüsü olarak, faaliyet yapan bir insan olarak bana bile kendi Müslüman kardeşlerim muazzam tavır aldılar. Yani “Mehdi (a.s.)’ı nasıl anlatırsın” diye. Bak o bizim bir rüyamız o İslam’ın dünyaya hakimiyeti. Bak diyor ki: "Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma”. Biz de bak rüyamızı kardeşlerimize anlattık. “Yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır". Mesela bize karşı yapılan iddia edilen Ergenekon Örgütü’nün faaliyetlerinde de kendisine Müslüman denen kişiler de görev aldılar bize karşı yapılan oyunda. Yani bize karşı sırf zannediyor ki millet dinsizler faaliyet yapıyor. Öyle bir şey yok. Bizzat Müslüman görünen kişiler de bu işin içinde. Yani bize karşı faaliyette görev alıyorlar. Bakın Mehdi (a.s.) öncüsü olarak bizde de bir benzerlik olduğunu görüyoruz. Yani Kuran her yere, her olaya işaret ediyor. Mesela İbrahim ve İshak’ın nesline nimetini tamamlamaktan bahsediyor Cenab-ı Allah. Hz. İbrahim (a.s.)’ın neslinden kim var? Mehdi (a.s.) var, Hz. İsa (a.s.) var. Bu nesile nimetini Allah tamamlayacak Ahir zamanda dünya hakimiyetiyle. İslam’ın dünyaya hakim olmasıyla. “Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler vardır”, yedinci ayet. Bu da çok manidar, 12 ve 7 Yusuf Suresi’nde kilit rakamlardır. “Onlar şöyle demişti: ‘Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir; oysa ki biz, birbirini pekiştiren bir topluluğuz’”. Bakın mesela kıskançlık var Hz. Yusuf (a.s.)’a karşı. Mehdi (a.s.)’a karşı da kıskançlık olacaktır ve bu kıskançlık ve hasetten dolayı da Mehdi (a.s.)’a karşı birçok Müslüman bilinen kişi tavır alıp eylem yapacaktır. Kuran buna da işaret ediyor. Bakın: "Öldürün Yusuf'u veya onu bir yere atıp-bırakın ki babanızın yüzü yalnızca size (dönük) kalsın”. Bak sırf haset görüyorsunuz ve haset yüzünden öldürmeyi dahi göze alıyorlar. 22. ayet Yusuf Suresi’nde: “Erginlik çağına erişince” 22. ayet. Yani ayetlerin rakamları da sırlıdır Kuran’da. 22, iki tane 2’den meydana gelen rakamdır. Değil mi? “Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz”. Yani Ledün ilmi, derinlik ilmi. Bakın mesela 19. ayet: “Bir yolcu-kafilesi geldi, sucularını gönderdiler”. Kuran’da millet bunu bir kısım insan hikaye gibi zannediyor olabilirler. Yani ne güzel bir menkıbe bu diye dinliyorlar. Halbuki bunlardaki her kelime, her cümle önemli bir olayı açıklamış oluyor. Bakın: “Bir yolcu-kafilesi geldi” bir. “Sucularını gönderdiler.” iki. “O da kovasını sarkıttı.” üç. "Hey müjde... Bu bir çocuk.". Şimdi bak bir çocuktan bahsediliyor ve müjdeleniyor. Müjdeleniyor. “O da kovasını sarkıttı”. Mehdiyet çağı Kova burcunun hakim olduğu bir çağdır. Mesela biz şimdi Kova burcu çağına girdik biliyorsunuz. Bütün dünya biliyor. Kova burcu çağıdır, değil mi, Kova burcu. Bakın Kuran’da Kova burcuna da işareten; “O da” diyor “kovasını sarkıttı” değil mi? Evet ve bir çocuktan bahsediliyor. Bak: "Hey müjde! Bu bir çocuk". Kova burcundan bahsediliyor ve bir çocuktan bahsediliyor. Bir çocuğu müjdeleniyor. “Onu pek önemsemediler” diyor. Mesela bu da çok önemli. Mehdiyet’in bir özelliğidir. Önemsenmeyecektir Mehdi (a.s.). “Bırak canım sen de” diyecekler. “Ne alaka” falan diyecekler. Önemsenmemesi Mehdi (a.s.).’ın örtüsüdür, perdesidir. Allah onu önemsenmediği için örtecektir, kapatacaktır. Önemsenmesi tehlikeli olurdu. Önemsenmediği için korunacak inşaAllah. “Yusuf'u yeryüzünde yerleşik kıldık”. Mehdi (a.s.)’ı da Allah yeryüzünde yerleşik kılacaktır. “Ona sözlerin yorumundan öğrettik”, Mehdi (a.s.) da mükemmel yorum yapacaktır. Kuran yorumu ve hadis yorumunu mükemmel yapacaktır. “Allah, emrinde galib olandır”, ebcedi 2014. Bakın Kuran, her yeri dolu. Bir kere bakın Kova çağında olmamız, Kova burcu çağında olmamız çok önemli. Bütün dünyada bu önemli bir husustur; Ahir zamanda Kova burcu çağında olmamız ve bir çocuktan bahsedilmesi ve müjdelenmesi çok önemli. “Allah emrinde galip olandır” ayetinin de 2014 tarihini ve Mehdi (a.s.)’ın çıkış tarihini vermesi, Mehdiyet’in önemli bir tarihini vermesi önemlidir. Çıkış derken tabii onun dikkati çektiği devir. Yani gücünün iyice ortaya çıktığı devir. Bakın Allah diyor ki: “Kadın onu arzulamıştı” ayette. Yani hakikaten çok çekici ve çok etkileyici, olağanüstü yakışıklıydı Yusuf (a.s.). “Çünkü o, muhlis kullarımızdandı”, samimiydi. Samimi insanı Allah çekici kılar. Yani samimiyetsiz insanda bir iticilik olur. Yani istediği kadar güzel olsun, kadın çok samimiyetsizse böyle löp et gibi gelir insana. Böyle et, kemik yığını gibi itici olur. Erkek de kadına sığır gibi gelir. İstediği kadar yakışıklı olsun. Mesela herif izbandut gibi. Eni boyu belli değil ama kadına o camış gibi gelir. Yani etkilenmez. Çünkü bir akıl yok, ruh yok. Samimiyet çok etkiler insanı. Adam mesela sığır gibi ama kadın bakıyor itici yani pis. Elektriği yok. Yani bir etkileyiciliği olması için samimi ve akıllı olması lazım. Bunun gücü artınca kadınların dayanamayacağı derecede bir etkilenme meydana geliyor. Yani kadın mesela bu duruma neden düştüğünü onlara ispat etmeye çalışıyor, kadınlara. Yani “o kadar şiddetli çekici ki” diyor, “bunu siz de görün, benim haklılığımı anlayın” diyor. Kadınlar dağılıyor Hz. Yusuf (a.s.)’ı gördüklerinde. Sebebi ne? Samimi olması ve çok akıllı olması. Ondan dolayı etkiliyor. Yoksa Hz. Yusuf (a.s.) gibi yakışıklı çok insan vardır orada. Ama onun elektiriğinin, onun etkileyiciliğinin sebebi aklı, samimiyeti, derinliği, tutkusu, Allah’a olan aşkıdır ve Allah aşkıyla ruhunun coşmuş olmasıdır ve onun meydana getirdiği bir elektriktir. İnşaAllah. Kadınların da kendi arasında, yani fitneci kadınların “’…doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür’ dedi” diyor. Kadınlar kendi aralarında yardımlaşarak çok büyük teşkilatlar kurarlar. Bu bilinir. Değil mi? Yani acayip oyunlar yaparlar. Yani böyle safatorik erkekler özellikle düşerler o şeye. Bakın: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara eğilim gösterir, cahillerden olurum" diyor. “İstemiyorum ya Rabbi” diyor. “Beni kurtar” diyor. Bakın: "Rabbim, zindan, bunların” diyor bakın, kadınların tamamının. “Bunların”. Bir tek bir kişi için demiyor bak; “bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden” hepsi sevişmek istiyorlar Hz. Yusuf (a.s.)’la. Hepsi beraber olmak istiyorlar. O da Allah’a sığınıyor. Yani hiçbir şekilde istemiyor. Çünkü gayrimeşru ilişki olacak. Helal bir ilişki olmayacak. “Çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir” diyor zindan. Bak “zindanı ben tercih ederim” diyor. Yani bir kadınla cinsel ilişkiye girmektense, kadınların onu çağırdıkları cinsel ilişkiye girmektense, -sarayda kalacak, bak sarayda kalacak, keyif zevk içinde olacak, kadınlarla istediği kadar ilişkiye girecek- “ben bunu istemiyorum, beni zindana koy ya Rabbi” diyor. “Ben helaliyle yaşamak istiyorum” diyor. Bak, çekici ve güzel olmasının sebebi de bu işte. Eğer bir erkek fahişeyse, Allah onu çok itici kılar. Yani çok tiksindiricidir fahişe bir erkek. Yani nasıl fahişe kadın insana itici gelirse, fahişe erkek de kadına itici gelir. Önüne gelenle yatan, önüne gelenle bilmem bir şeyler yapan, helale harama dikkat etmeyen, Allah’tan korkmayan, samimiyetsiz, düzenbaz, üçkağıtçı bir erkek böyle sürekli pozdan poza, oyundan oyuna geçen, işte üç numaralı bakış, iki numaraları bakış, var ya böyle sokakta tipler sokakta, piyasada, kadınlara çok itici gelir onlar. Profesyonel erkek yani. Kadınlar doğal ve samimi olan erkekten hoşlanır, Allah’tan korkan. Çünkü onun kendine has bir asilliği, derinliği, temizliği ve bir soyluluğu vardır. Kadın adilikten tiksinir. Yani onun ruhunu felç eder. Yani bilemediği bir güç devreye girer ve ondan tiksinir. Diyorlar ki; “daha yeni evli. Nasıl oluyor boşanıyor?” diyor. Kardeşim sen etle mi evlendin? Kemikle mi evlendin? Ruh ile evlendin. Ruhu yok, adamın ruhu kopmuş. Samimiyetsiz, Allah’tan korkmuyor, Allah sevgisi yok. İçi boşalmış adamın, geriye cesedi kalmış. Kadın da cesetten tiksiniyor. Cesetten zaten tiksinir bir kadın, bunda şaşacak ne var yani? İnşaAllah. Bakın; “böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı”. O “fuhşa girmesini engelledi” diyor Allah. Çünkü Hz. Yusuf (a.s.) biter öyle bir şey olmuş olsaydı, Allah esirgesin. Bütün güzelliği giderdi. O’nun güzel olmasının sebebi, o temiz olması, iffeti. Bir erkek iffetini kaybetti mi o da fahişe olur. Bakın, “yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor; bir de yedi yeşil başak ve diğerleri ise kupkuru” diyor. İneği bir başka inek yiyor. Bu, bizim hiç tahayyül edemeyeceğimiz bir olaydı; inek ineği yer mi? Bakın 2010 yılındayız, şimdi inekler inekleri yiyor. İneğin kemiğini yiyor, etini yiyor, kanını yiyor. Yem yapılıyor biliyorsunuz. Sığır etinden yapılıyor. İneklere sığır etinden yapılmış, sığırın kemiğinden, etinden, kanından yapılmış yem veriliyor ve onu yiyor. Ve Kuran’ın bu işareti ortaya çıkmış oldu. Mesela Kuran’ın bir sırrı bu. Bak diyor ki, “biri efendisine şarap içirecek” diyor. Bunu 10 yıl sonra açıklayacağım. Allah ömür verirse bunu açıklayacağım. “Diğeri ise asılacak, kuş onun başından yiyecek”. Kuş onun başından yiyecek, bunu da açıklayacağım 10 yıl sonra inşaAllah. Ama bir asılma var, bu da Menderes dönemine bakıyor olabilir. Yani Adnan Menderes’in asılmasına bakıyor olabilir. “Dedi ki: ‘Siz yedi yıl, önceleri (ektiğiniz) gibi ekin ekin, yediğinizin az bir kısmı dışında (kalanını) biçtiklerinizi başağında bırakın’". 47. ayet ve burada yine 7’ye dikkat çekiliyor. “Bunun arkasından (kuraklığı) zorlu yedi yıl gelecektir”. İşte şimdi başladı bu. Ekonomik kriz başladı. 2007’de başladı, 2014’e kadar devam edecek. Kuran buna işaret ediyor. “Sonra bunun arkasından bir yıl gelecektir ki, insanlar onda bol bol yağmura kavuşturulacaktır” diyor. 2009’da nasıl yağmurlar başladı, bakın 49, burada 9 rakamına işaret var, değil mi? İnşaAllah. Yağmur yağmayacak diyorlardı, bol bol yağmaya başladı. “Ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız” diyor Allah, Yusuf Suresi’nde, 1998 ebcedi. 56. ayet, Yusuf Suresi’nde 56. ayet ki Bediüzzaman 56’ya çok dikkat çekmiştir 1956’ya. “Münafıkane sistemin ölümünün başladığı tarihtir” diyor. Münafıkane sistemin ölümünün başladığı tarihtir 1956. 56. ayette diyor ki; “işte böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik”, 2017 tarihini veriyor. Yani demek ki 1956’larda başlayan münafıkane sistemin, yani Darwinizmin, materyalizmin çöküşü 2017’de tamamlanacak ve devrin Yusuf’u yani Mehdi (a.s.) ortaya çıkacak inşaAllah. Bakın “işte böylece Biz yeryüzünde”, bakın belli bir alanda demiyor, bütün dünyada, yeryüzünde. “Yusuf’a” yani Hz. Mehdi (a.s.)’a inşaAllah, “güç, imkan ve iktidar verdik” diyor Allah. 2017 ve iktidar. Dünya çapında 2017. “Ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız”. Bu da 1998 veriyor, ayetin devamı inşaAllah. Aslında şöyle dilim benim bir çözülse anlatacağım çok konu var da. Şöyle rahat rahat bir anlatabilsem. Ama 10 yıl sonra birçok şeyi rahat anlatabileceğim. Yoksa Yusuf Suresi’nde, yani en az yüz tane konu vardır anlatmadığım, en az. İnşaAllah. Mesela bak diyor ki 82’de; "içinde (yaşamakta) olduğumuz şehre sor, hem kendisinde geldiğimiz kervana da. Biz gerçekten doğruyu söylüyoruz". Şimdi ben bunu nasıl açıklayayım yani? Bir de burada tabii bilimsel bazı konulara da Kuran dikkat çekiyor. Mesela diyor ki, “gözleri üzüntüsünden (ağardıkça) ağardı”. Üzüntüde, vücut organlarının bozulacağına Allah işaret ediyor. Gözde bozukluklar olur, körlük gelişebilir. Şekeri yükselir insanın, tansiyonu yükselir. Körlüğe sebep olabilir üzüntü. Ona dikkat çekilmiş. Ve üzüntünün sonucunda diyor ki bak, “hastalanacaksın ya da helake uğrayanlardan olacaksın". Yani hastalanabilir de insan üzüntüden, ölebilir de. Kuran buna işaret ediyor. “Dedi ki: ‘Ben, dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum’”. 86, daha önce de söylemiştim bakın, Kehf Suresi’nde de var 86’da, 86’da bir şey var. Bir sıkıntılı bir durum var, zor bir durum var. Burada da bak 86’da dikkat çekiyor. Diyor ki, “Dedi ki: ‘Ben, dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum’”. “Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez". Mesela İslam dünyaya hakim olacak diyoruz. Yok, adam “olur mu ya” diyor. Bak Allah ne diyor, “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin”, haram. “Çünkü” diyor Allah, çok müthiş bir açıklama yapıyor Allah, “kafirler topluluğundan“ topluluk olarak hepsi diyor, “başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez". 90’da Yusuf belli olmaya başlıyor. "’Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?’ dediler”. O da diyor ki, "ben Yusuf'um" diyor inşaAllah. “Dediler ki: ‘Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir’”. Şimdi Mehdi (a.s.) için de her cemaat, her topluluk, kendi şeyhinin Mehdi (a.s.) olmasını bekliyor. Kendi toplumundan bekliyorlar. Bakın Kuran buna da işaret ediyor, “Dediler ki: ‘Allah adına, hayret’” müthiş bir hayret nidası. “Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir”. Yani “bizi seçecekken seni seçti” diyorlar, şaşırıyorlar. Yani Mehdi (a.s.) da aynısıyla karşılaşacaktır. Cemaatler, topluluklar değil mi, kendi mürşitlerini, kendi ağabeylerini, kendi büyüklerini Mehdi (a.s.) olacak diye beklerken hiç ummadıkları bir kişi Mehdi (a.s.) olunca ne diyecekler, "Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir ve biz de gerçekten hataya düşenler idik". Sonra da Mehdi (a.s.)’a karşı yaptıkları mücadeleden dolayı utanç duyacaklarına da Kuran işaret etmiş oluyor. Mesela bu gömlekten bahsedilir, "bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin…. İnanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum". Mesela bunları açıklayamıyoruz şu an. Tabii ne gömleğini açıklayabiliyoruz, ne kokusunu açıklayabiliyoruz. Evet açıklayamayız. Mesela bakın yine Yusuf Suresi’nde; “Allah'ın azabından” bakın 107. ayet, 2007’ye işaret eden bir ayet. 2007’ye işaret ediyor. “Allah'ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelivermesinden”, ekonomik kriz kapsamlı bir bürüme olarak toplumu sardı mı? Yine burada, ayette 2007’ye bakıyor mu? Ekonomik krize bakan ayeti gördük mü? Gördük değil mi? Demin açıkladım. Bak burada, bir daha teyiden bir daha açıklıyor. İnşaAllah. Yusuf Suresi doğrudan Mehdiyete bakan bir suredir. Kehf Suresi de öyle. Hz. Süleyman’la ilgili olan açıklamalar hep Mehdiyetten bahseden surelerdir. Birinci dereceden oraya bakar, Mehdiyete bakar. Ama birçok işari anlamı vardır. Bak mesela “kuraklık başlayınca Yusuf’un kardeşleri gelip yanına girdiler”. Bak “O’nu tanımadıkları halde kendisi hemen onları tanıdı”. Mesela Mehdi (a.s.)’ın özelliğidir o, “halk onu tanımaz diyor, Mehdi (a.s.)’ı, ama Mehdi (a.s.) onları tanır” diyor. Bakın ayet ne diyor; “onu tanımadıkları halde kendisi onları hemen tanıdı”. Aynısıdır hadisin birebir aynısı inşaAllah.
ADNAN OKTAR'IN GAZİANTEP OLAY TV'DEKİ CANLI SOHBETİ
(1 MART 2011; 22:00)
ADNAN OKTAR: Yusuf Suresi, tamam. Yusuf Suresi, 87. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (etraflı bir araştırma yapıp) bir haber getirin ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez." Biz de ne yapacağız? Hz. Mehdi (a.s.) ve kardeşinden etraflı bir araştırma yapıp bir haber getireceğiz, araştıracağız. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyeceğiz, çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez. Ahir zamana bakan yorumu bu şekilde olur.“Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: ‘Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu.’” Bak o devirde de bir ekonomik kriz oluşmuş, Hz. Yusuf (a.s.) zamanında, yedi yıllık. Şimdi de, şu anda da bir yedi yıllık bir ekonomik kriz var.
“’Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun.’” Hz. Mehdi (a.s.)’ın malı bol bol dağıtmasına işaret eden bir Kuran Ayeti. “Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir. (Yusuf) Dedi ki: ‘Sizler, cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?" Şu anda da mesela birçok cahil Hz. Mehdi (a.s.)’a ve Hz. İsa (a.s.)’a karşı tavır almış durumdalar."Sizler, cahiller iken,” Hz. Mehdi (a.s.)’a ve Hz. İsa (a.s.)’a karşı şu an, yorum olarak anlatıyorum “neler yaptığınızı biliyor musunuz?”.
“’Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?’ dediler.” Bak kendi kardeşlerini tanımakta güçlük çekiyorlar. Daha önce bildikleri halde, eşkalini bildikleri halde, görünümünü bildikleri halde tanımada güçlük çekiyorlar. Hz. Mehdi (a.s.)’ın da eşkalini, her şeyini bildikleri halde Hz. Mehdi (a.s.)’ı tanımakta güçlük çekecekler, Kuran buna işaret ediyor. “Sen gerçekten Yusuf musun?” Demek ki Hz. Mehdi (a.s.)’da da insanlar bir kuşkuya kapılacaklar, gerçekten Hz. Mehdi (a.s.) mı diye şüpheye kapılacaklar. “’Sensin öyle mi?’ dediler. ‘Ben Yusuf'um’ dedi. ‘Ve bu da kardeşimdir. Doğrusu Allah bize lütufta bulundu.’” Hz. Mehdi (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.)’a Cenab-ı Allah lütufta bulunacak, inşaAllah. “Gerçek şu ki, kim sakınır ve sabrederse” helale harama dikkat ederse “ve sabrederse” sabır ne demek? Uzun zamana karşı güzel ahlakta kararlı ve ısrarlı olmak.
“Sabrederse, şüphesiz Allah, iyilikte bulunanların karşılığını boşa çıkarmaz." Hz. Mehdi (a.s.)’ın gayretleri, Hz. İsa Mesih (a.s.)’ın gayretleri boşa çıkmayacaktır, Müslümanların gayretleri boşa çıkmayacaktır. Dünyada da karşılığını alacaklar, ahirette de karşılığını alacaklar, inşaAllah. “Dediler ki: ‘Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir.’” Hz. Mehdi (a.s.)’a da şaşırıyorlar. Yani Allah onu niye seçti, o insanı, diyor. Bizim şeyhimizi, bizim mürşidimizi, bizim memleketten, bizim çevreden, bizim tarikattan birisini değil de, neden Hz. Mehdi (a.s.)’ı seçti diye şüpheye düşecekler ve garip itirazlarda bulunacaklar, Kuran ona da işaret ediyor. Bak “Dediler ki: ‘Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip-seçmiştir.’”Allah niye seni seçti, diyor. Peygamberimiz (s.a.v.)’e de şaşırmışlardır. Allah niye onu seçti, niye iki büyük şehrin ileri gelenlerinden birini değil de, onu seçti Allah diye şaşırmışlardır.
“Ve gerçekten biz de hataya düşenler idik.” Bunu demek ki sonunda Hz. Mehdi (a.s.) karşıtları hataya düştüklerini kabul edecekler, Kuran ona işaret ediyor. “Dedi ki: ‘Bugün size karşı sorgulama, kınama yoktur.’” Hz. Mehdi (a.s.)’ın intikam almayacağı anlaşılıyor, Kuran’ın işaretinden. Yani kötülük yapanlardan intikam almanın uygun olmayacağı anlaşılıyor. “Sizi Allah bağışlasın.” Ama bak burada çok manidar bir şey söylüyor. Ben bağışladım, ama sizi asıl Allah bağışlasın, diyor. Asıl konu o. Allah bağışlamadığında bitti. Mesela diyor ki hatta Peygamberimiz (s.a.v.)’e Cenab-ı Allah; “sen onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen yine Allah onları affetmez.” diyor. Allah affetmediğinde bitti. İnsanın affetmesi hiçbir şey değiştirmez söyleyeyim. “O, merhametlilerin (en) merhametlisidir.” Bazı insanlar vardır haşa Allah’a merhamet öğretmeye kalkar haşa, değil mi? Cehennem niye gerekiyor, ben olsam haşa cehennem meydana getirmezdim gibi, şeytani ve ahmakça üslup kullanıyor. Zaten cehennemin gereği oradan anlaşılıyor, senin o züppeliği yapmandan anlaşılıyor. Sen o kadar züppe ve pervasızsan hayatının her safhasında züppe ve pervasızsın demektir. Orada Allah’a ihanet ediyorsan sen herkese ihanet edersin. Allah’a karşı haşa böyle küstah bir üslup kullanıyorsan herkese karşı bunu kullanabilirsin.
“Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin." “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin." Burada da Hz. Mehdi (a.s.)’ın bedeninin, varlığının, insanların birçok hastalığına da iyi geleceğini anlıyoruz. İnsanlar ruhi hastalıklardan kurtulacaklar, dolayısıyla bedeni hastalıklardan kurtulacaklar. Birçok hastalığın sebebi psikolojiktir. Hz. Mehdi (a.s.) insanlarda çok yüksek psikolojik moral meydana getireceği için, çok yüksek bir sevinç ve bahar havası meydana getireceği için, insanlardaki o psikolojik şiddetli baskı kalkacak. Dolayısıyla çok sağlıklı hale gelecekler. Gözleri rahatsız olanların gözleri düzelecek. Başka bir rahatsızlığı olan, o da düzelecek. Hastalıklar geniş çapta düzeliyor Hz. Mehdi (a.s.) devrinde. Toplumdaki genel psikolojik rahatlık insanların bedenlerine de yansıyacak. Çünkü mesela baş ağrılarının nedeni sıkılmadır. Birçok insanın baş ağrılarının, mesela migrenlerinin sebebi sıkıntıdır, hayattan bezmedir, bunalmadır. Hz. Mehdi (a.s.) devrinde bunlar kalkacağı için, insanlar mesela migren hissetmeyecekler, baş ağrısı hissetmeyecekler. Mesele grip, şu, bu falan da onlar da moral çöküntüsünde, vücut savunma sistemi kırıldığı için rahatça hastalanıyor insanlar. Neşeli bir insan kolay kolay hastalanmaz. Mesela vücutta meydana gelen urlar, şunlar, bunlar hep moral bozukluğundan olur, çoğu. Mesela fıtıklar, bel fıtıkları hep sinirdendir, boyun fıtığı, şiddetli gerilimden ve şiddetli ızdıraptan oluşur bunlar. Mesela tüberküloz olması; hatta filmlerde bile yerli filmlerden bilirsiniz, üzülen adam sonunda verem olur. Hatta derler, adamı verem ediyorsun falan derler, çünkü vücut savunması kırılır ondan sonra mikroba uygun hale gelir vücut. Hz. Mehdi (a.s.) öyle neşeli, öyle canlı, öyle dinamik bir toplum meydana getiriyor ki, toplum artık hasta olmuyor, geniş olarak hasta olmuyor. Çok nadir hasta olan oluyor. 93. Ayet buna işaret ediyor. Bak “Bu gömleğimle gidin de, babamın yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin." Herkese sahip çıktığını da gösteriyor ayette. Hz. Mehdi (a.s.)’ın herkese, her insana sahip çıkacağına, merhametli olacağına işaret ediyor. Yusuf Suresi baştan sona Mehdiyet’i anlatır. Hz. Süleyman (a.s.)’ın kıssası da Mehdiyet’i anlatır, Hz. Zülkarneyn (a.s.) kıssası da, Kehf Suresi de Mehdiyet’i anlatır. Mehdiyet dünyanın en büyük olaylarından bir tanesidir, en büyük olaydır. Çünkü bütün Peygamberler bunu söylüyor, en büyük olaydır diyor deccaliyet, gelmiş geçmiş en büyük olay. En büyük olaya karşı da en büyük karşı atak oluyor, en büyük temizlik yapılıyor. Onu da Hz. Mehdi (a.s.) yapıyor işte. Tabii manevi yönüyle Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in dünyaya gelişi ve Peygamberliği en büyük olaydır ama dünya çapında olması açısından en büyük olay Mehdiyet devrindeki olaydır; yani çap açısından en büyük olay odur. Manevi yönden Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’dir en büyük olay.
“Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman, babaları dedi ki: ‘Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum.’" “Kafile Mısır’dan ayrılmaya başladığı zaman,” demek ki Mısır’dan, yaramaz bazı adamlar, yanlış bazı adamlar ayrılacaklar, çünkü o zamanlar yaramaz tavır gösteriyor kardeşleri. Bak ne diyor Allah: “Kafile (Mısır'dan) ayrılmaya başladığı zaman”. Şu an o kafile Mısır’dan ayrıldı, değil mi? Meşhur takım, alaca karganın takımı.“Babaları dedi ki: ‘Eğer beni bunamış saymıyorsanız,’” demek ki ahir zamanda bazı büyük müceddidlere, bazı büyük alimlere bunamış insan muamelesi yapılacak. Sanki bunamış gibi bir üslup kullanacak bazı terbiyesizler, bazı saygısızlar. Çünkü yaşı ilerleyince bazı insanlardan şüphe edilir, hani acaba bunadı mı falan gibisinden. Ama büyük mürşidlerde, büyük alimlerde bunama olmaz. Ama bazı kendini bilmezlerde bunu görüyoruz biz, bazı cahillerde, malum. "Eğer beni bunamış saymıyorsanız, inanın Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum." Demek ki Hz. Mehdi (a.s.) daha önceden hissedilecek, onun kokusu daha önceden hissedilecek ve ayrıca Hz. Mehdi (a.s.)’ın da güzel bir kokusu olduğuna da işaret var burada, inşaAllah. Ama bu tip olaylarda zuhurundan önce kokusunun geldiği, alametlerinin oluştuğu anlaşılıyor. Kokusu alametlerine işaret, inşaAllah. “Allah adına, hayret dediler.” Bak her şeyde Allah’ın adını kullanıyorlar.
“Allah adına, hayret, Allah seni gerçekten bize karşı tercih edip seçmiştir.” Bak hep de evliya havasındalar görüyor musunuz? Her suç işlediklerinde de hep Allah’ın adını kullanıyorlar. Allah diyor, “Şeytan sakın sizi Allah ile aldatmasın.” "’Allah adına, hayret’ dediler. ‘Sen hala geçmişteki yanlışlığındasın.’" Halbuki Peygamber bu insan, yanlışlığı da yok. Geçmişteki yanlışlığındasın diyorlar. “Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman” Hz. Mehdi (a.s.) devrinde de müjdeci olmak çok önemli. Peygamberimiz (s.a.v.) ne diyor: “Mehdi ile müjdelenin”. O müjde insanların kalbini açar. Ahir zamanda müjdeciler var. Ben de müjdeciyim, sen de müjdecisin, bizi seven herkes müjdeci.
“Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman gözü görür olarak (sağlığına) döndü.” Neşe geliyor. Demek ki yeniden İslam’a kavuşmanın neşesi, yeniden güzelliğe kavuşmanın neşesi insanlarda müthiş bir canlılığa sebep olacak. Buradaki gömlek, İslam’ın yeniden dönüşüne işaret eden bir olaydır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hırkası çıktığında, Peygamberimiz (s.a.v.)’in gömleği çıktığında, bütün toplumda muazzam bir manevi inkılap olacak, buna işaret ediyor. Muazzam bir heyecan meydana gelecek, inşaAllah ve toplum maddi, manevi sağlığına dönecek, inşaAllah. “(Yakub) Dedi ki:” yani İsrail, Yakup’un diğer ismi İsrail. Dedi ki Hz. Yakup (a.s.): “Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" Bazı insanlar mürşidlere, alimlere veyahut özellikle Hz. Mehdi (a.s.)’a zahir gözüyle baktığında anlayamazlar. Bak ne diyor: “Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" Çünkü özel bir ilme sahip, özel bir ilme sahip. Demek ki Peygamberler özel bir ilme sahip oluyorlar. Bazı veliler özel bir ilme sahip oluyorlar. Zahire bakan aldanır.
“(Çocukları da:) ‘Ey babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten hataya düşenler idik’ dediler.” En sonunda demek ki bunu diyecekler. Hz. Mehdi (a.s.) karşıtları, Hz. Mehdi (a.s.) zıtları en sonunda hataya düştüklerini, yanlışlık yaptıklarını kabul edecekler.
“İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim.” Bakın Peygamber hemen bağışlanma dilemiyor, çünkü bakacak, tavırlarına bakacak, samimi iman ettiklerine kanaat getirirse bağışlanma dileyecek. Çünkü bağışlanma deyince bağışlanma dilenmez. Adam hakikaten düzeldiyse vicdani kanaati gelecek, ondan sonra bağışlanma dileyeceksin. O da ne diyor dürüst olduğu için: “İlerde sizin için Rabbimden bağışlanma dilerim.” Çünkü kanaati gelmemiş. “’Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir’ dedi. Böylece onlar (gelip) Yusuf'un yanına girdikleri zaman, anne ve babasını bağrına bastı.” Demek ki sevgide sarılma var, bağrına basma var. Sevgi ifadesi, kalpten kalbe muhabbet geçer. “Ve dedi ki: "Allah'ın dilemesiyle Mısır'a güvenlik içinde giriniz.” Demek ki Mısır, İslam alemi güvenliğe kavuşacak, İslam dünyaya hakim olacak. Güvenlik içinde giriniz ne demek? Güvenlik, her yer aydınlık. Hz. Mehdi (a.s.) devrinde bir kadın tek başına Şam’a kadar gidecek, güvenlik içinde olacak diyor, hadiste açıkça belirtilmiş. İşte ona işaret ediyor bu ayet.
Şeytandan Allah’a sığınırım. Yusuf Suresi, 100. “Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu.” Babaya ve anneye ne kadar sevgi ve saygı gösterileceği anlatılıyor. Taht, devletin ona tahsis ettiği en önemli makamı belirleyen sembol. Ne yapıyor iltifat olarak Hz. Yusuf (a.s.)? Yüksek bir güzellik göstererek anne ve babasını tahta çıkartıp-oturtuyor. Onlar da “Onun için secdeye kapandılar.”Onlar da ona müthiş sevgi gösteriyorlar. O zamanlar sevgi ifadesi, saygı ifadesi secdeydi, sonradan o selama çevrildi. “Secde yalnızca Allah için yapılan bir ibadet türüdür, ancak o dönemde secde ve selam saygı ifadesiydi, ibadet değildi. Katalde selefin selamı, selam verdiği kimseye secde etmekti. Allah’ın Resulu (s.a.v.) ise bize Esselamün Aleyküm ve Rahmetullah demeyi öğretti. Bu selam cennet ehlinin selamıdır, dedi.”
“Dedi ki: ‘Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur.” Hz. Mehdi (a.s.) da ne diyecek? Daha önceki hadislerin aynen tahakkuk ettiğini gördünüz diyecek. “Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı.” Hz. Mehdi (a.s.) ne diyecek? O rivayetleri Cenab-ı Allah gerçek kıldı, aynısıyla çıktı diyecek, inşaAllah. “Bana iyilik etti.” Hz. Mehdi (a.s.) ne diyecek? Allah bana iyilik etti diyecek, inşaAllah.“Çünkü beni zindandan çıkardı.” Hz. Mehdi (a.s.) da ne diyecek? Allah beni zindandan çıkardı diyecek. Allah kendisini zindandan çıkarttığı için Allah’a şükredecek. Ne diyecek? Beni hapse koyan da, hapisten çıkaran da Allah’tır diyecek, inşaAllah. Kuran ona işaret ediyor. Hz. Mehdi (a.s.)’ın da hapise konacağını anlıyoruz.
“Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra,” demek ki bir kısım Müslümanlar Hz. Mehdi (a.s.)’a karşı tavır alacaklar ve aralarını açılacak, aralarında bir husumet oluşacak. “Açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi.” Demek ki ta çölden, başka yerlerden insanlar Hz. Mehdi (a.s.)’ın yanına gelecekler. En uzak diyarlardan insanların Hz. Mehdi (a.s.)’a biat edeceğine işaret ediyor. “Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi.” Hz. Mehdi (a.s.)’ın kaderinde, Mehdiyet’te çok ince tedbir ve çok ince detaylar üzerine dayanacağını anlıyoruz. Öyle karmaşık bir kader ve öyle ince bir kader olacak ki nefes kesici olacak, inşaAllah. “Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur." Gerçekten herşeyi bilen Allah’tır. Hüküm sahibi O’dur, hikmet sahibi olan O’dur.
Sayın Adnan Oktar'ın 7 Ocak 2010 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.
Sayın Adnan Oktar'ın 10 Mart 2010 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.
Sayın Adnan Oktar'ın 23 Mart 2010 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.
Sayın Adnan Oktar'ın 21 Şubat 2011 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.
Sayın Adnan Oktar'ın 1 Mart 2011 tarihli röportajından Yusuf Suresi ile ilgili açıklamalar.